Paylaş
3-4 yıl var ki; İzmir’de gece dışarı çıkmışlığım neredeyse yok.
İzmirli deyimi ile “alemlere akmışlığım” yok.
Sanmayın ki yaşlandım. Sanmayın ki hevesim bitti.
Dünyanın neresine bıraksan, orada başımı sokacak bir bar, sıkı bir kulüp bulurum ben.
Hele ki İstanbul... Ayak bastığım andan itibaren, uykuyu unuturum.
Ama memlekette durum başka.
Sebepler uzun. Kısaca anlatayım.
Kasan İnsanlar Topluluğu: Genelde sarı boyalı saçlı ve çok makyajlı ablalardan ve/veya küçük hanımlardan (yaş aralığı fark etmiyor, saç makyaj bir) oluşan küçük topluluklar.
Kadın kısmı kendini göstermeye, erkek kısmı da görmeye geldiğinden, eğlenebilen birini gördüklerinde şaşkın ifadelerle seyrederler.
Racon İnsanlar Topluluğu: İllaki bistroda durup, illaki ortaya şişe açtıran, içki etkisini gösterene dek eğlenmeyen insanlar topluluğu. Gecenin sonunda iyice gaza gelinip 90’lardaki gibi peçete filan atılır. Birbirine “oynaaa” şeklinde coşku nidaları ile seslenirler. Alkol bitince eğlence de biter.
Bütün bunların üzerine “bazı yerlerde” kötü müzik + kötü yemek + kötü içki + kötü fiyat eklendiğinde insanın en yakın dostu PTT olur.
(Gözünü sevdiğimin Pijama Terlik Televizyonu)
Ancak, bu senenin başında bir şeyler oldu. Eşten dosttan, sosyal medyadan “Gazi Kadınlar’da çok eğleniyoruz” nidaları gelmeye başladı. Dedim, hayırdır?
Gazi Kadınlar Sokağı, benim üniversite dönemimden beri, salaş görünümlü rock barların olduğu, kendi halinde bir sokaktır. Ve bu haliyle de pek güzeldir.
Atladım gittim gecelerden bir gece.
Cuma 23.00
Gazi Kadınlar Sokağı
Yahu bu ne kalabalık? Bu sokağa ne oldu? İyi mi oldu, kötü mü oldu? İğne atsan yere düşmüyor. Görünüşe göre ahali pek bir eğleniyor. Ancak her yerden birbirinden bangır müzik sesleri geliyor.
23.15 TIMARHANE
Güç bela kendimizi dışarıdan son derece stil sahibi bulduğumuz bir shot bara atıyoruz. İsmi Tımarhane. House 44’cülerin yeni numarası. İçerisini tam bir tımarhane gibi tasarlamışlar. Siyah beyaz bozuk antika TV’ler, demir parmaklıklar. Daha çok Galata’daki mekanları andırıyor. Yaratıcıları Deniz ve Eser. İçine kurukafalar, röntgenler, şırıngalar gömülü bir bar yapmışlar. Shot’lar 8 TL’den başlı-yor. Zencefil soslu bacardi black, -18 dere-cede sakızlı votka gibi atraksiyonlar var.
Mekanın metruk halini gösteren ilginç bir de video çekmişler:
http://vimeo.com/48897423
Aynı gece
00.30 ÖKÜZ
O kadar çok duydum ki adını, girmemek olmazdı. Tıklım tıklım. Yaş ortalaması dalgalı. Herkes gayet eğleni-yor gibi... Müzik orta-ya karışık. Nabza göre şerbetli. 3 katlı güzel bir Rum Evi’ni, İrlanda Pub’ı ruh haliyle restore etmişler. Orta bölümdeki büyük duvarda, acayip seksi, kocaman bir kadın – erkek fotoğrafı var. İsmini bir türlü sevemedim, ama mekan da, müşterileri de buldumcuk değil. Zorlanmadan eğlenenler buraya saklanmış. İçki deneyecek kadar bara yaklaşamadan çıkıyoruz. Karşısına Tren açılmış. Zekice.
Son durak: 01.00 MİDNİGHT
Artık evime dönmeye hazırlanırken, sokakta karşılaştığım başka bir grup tanıdığa takılıyorum. Ve kendimi Gazi Kadınlar’ın bir üstündeki başka bir Rum Evi’nin nefis terasında buluyorum. Duvarda 00.00’da donup kalmış kocaman bir saat ve her yerde hoş antikalar. Midnight da, House 44’çülerin çıkıyor. DJ setinin başında, Çeşme’den tanıdık bir isim, Orhun Var. Ajda’dan James Brown’a serbest geçişler yapıyor. Herkes halinden memnun görünüyor. Giriş ücreti yok, ancak rezervasyonsuz almıyorlar. Tepenin cabrio araba gibi açık olması güzel. Yağmurda kapanıyor. Bir tane “salatalıklı-narlı mojito” içip evimin yolunu tutuyorum.
*Midnight’a da sıkı bir video çekmişler:
http://vimeo.com/34247026
Paylaş