Kendini yeniden tasarlayan şehir

GEÇEN haftaki yazımı, eğer yeni dünya düzeninde trend yaratabilen şehirlerden olamazsanız, dünya markası olabilmek için işiniz zor diye bitirmiştim.

Haberin Devamı

Bu kural, İzmir için de, Mersin için de, Trabzon için de Konya için de geçerli. Hele ki, EXPO adaylığı sürecinde olan İzmir için hem de nasıl geçerli!
Şimdi sizden kilometrelerce uzaktayım. Tarihi çok eski, ama bakış açısı tam da dediğim yönde gelişmiş bir şehirdeyim. THY’nin yeni uçmaya başladığı bir destinasyon olan Torino’dayım. İstanbul’dan direkt Torino’ya haftada 3 gün karşılıklı sefer var. Bu arada, THY demişken havalanında bir İtalyan’ın bana söylediği şu cümleyi de belrtmeden geçmeyeyim:

“Ne kadar şanslısın THY ile uçuyorsun ben Milano için Türkiş Eyirlayns’tan yer bulamadım...” İşte Türk Hava Yolları’nın dünyada geldiği nokta.
Beni Türkiye’den alıp buralara atan, sadece 12 yıl içinde dünyanın en önemli çikolata festivali haline gelen “Festival di Ciccolato”. Buraya dikkat! Fuar demiyorum. Tüm şehrin sokaklarına yayılmış, halk için yapılan bir festivalden bahsediyorum.
Önceleri sadece Torino ve Kuzey italya’dan çikolata üreticilerinin katıldığı festivale; kısa bir zaman içinde halktan ve turistlerden büyük talep olduğunu gören dünya markaları da katılmaya başlamış.
Geçen yılın bilançosu ise şu... Festivalin düzenlendiği 2 hafta içinde resmi rakamlarla 560 bin, gayrı resmi rakamlarla 700 bin ziyaretçi! Üstelik bu yıl da Avrupa’daki krize rağmen; durum pek farklı değil. Otellerde yer bulmak imkansız, restoranlar ağzına kadar dolu, şehir, caddeler, sokaklar, mağazalar cıvıl cıvıl.
Ama tüm bunlar kenti “sen-ben-bizim oğlan” zihniyeti ile değil, “sen-ben-elin oğlu” zihniyeti ile yeniden kurgulayan akılların ürünü.

Haberin Devamı

Festivaller ve tematik müzeler kenti

Torino aslında İtalya’nın Roma’dan önce tarihteki ilk başkenti. İtalya’nın kuzeyinde olmasına rağmen, Milanoluların snopluğundan çok uzak bir yaşam var burada. Gelmeden önce 3 günde bitiririm dediğim kent o kadar büyük ve o kadar dolu ki, 3 koca gün ancak bir kısmını görmeye yetecek.
Torino’nun asıl alemet-i farikası ise 20-25 yıl öncesine kadar sadece sanayisi ile var olan bir kentten; gastronomi, sinema ve tematik müzeleri ile bugün bir konsept şehir haline dönüşmesi. Tabii, yeni nesillere adını ilk duyuruşu ise, 2006’da ev sahipliği yaptığı Dünya Kış Olimpiyatları ile olmuş.
Kentte, yıl boyunca Slow Food’tan Toprak Ana Festivali’ne, Çikolata Festivali’nden Sinema Festivali’ne halka açık pek çok etkinlik düzenleniyor. İçine girdiğinizde sizi alıp başka alemlere götüren tematik müzeler kenti en önemli noktalarına kurulmuş.

Haberin Devamı

Örnek mi? İtalya’nın ortasında bir Mısır Medeniyetleri Müzesi... Muhteşem bir kulenin içinde yer alan Sinema Müzesi... Antika Otomobil Müzesi ve 8 bin metrekarelik bir alana kurulu, bir kısmı sanat galerisi olarak da kullanılan şarap-peynir gastronomi mabedi Eataly! Üstelik bunlar sadece, 3 kısacık günde benim görebildiklerim.

Demiştim. Torino büyük, yerim küçük diye... Torino notları, “biz neler yapabiliriz”lerle önümüzdeki haftada devam edecek. Ben şimdi ayıptır söylemesi Çikolata Festivali’nde Mila’nın kurduğu dev simülasyon tüneline girmek için ayrılıyorum huzurlarınızdan :))).
Not: İlgilenenler için THY’nin Torino uçuşları şu sıralar gidiş-dönüş, vergiler dahil 149 EU’dan başlayan fiyatlarla. Eli yüzü düzgün, 3 yıldızlı, açık büfe kahvaltı bir otelin 2 kişilik oda fiyatı ise sadece 60 EU! Bölün 2’ye adam başı 30 EU...

Haberin Devamı

İtalyanların buluşma noktası: “Da Demir”

İsmini ilk duyduğumda ben de şaşırdım. İsim Türkçe gibi ama başı İtalyanca. Üstelik bana bu restoranı şiddetle tavsiye edenler de İtalyanlar. Akşam olup festival alanından ayrılınca atıyoruz kendimizi bir taksiye. Elimde adres şoföre Da Demir diyorum. Adres kağıdına bakmıyor bile. Zaten adresi biliyor. Da Demir, evet tahmin ettiğim gibi bir Türk çıkıyor. Güler yüzlü, işine aşık, herkesin yerlere göklere sığdıramadığı Türk Mutfağı ile bir Türk. İsmi Ergülü Demir. Bundan tam 26 yıl önce Ankara’dan bir dizi tesadüfler sonucu yolu Torino’ya düşmüş. Çalışa çalışa şu an et üretiminden, pide hamuru açmaya kadar her şeyini kendisinin ve ekibinin yaptığı Da Demir’i kurmuş. Bütün Torino’ya afiyetle döner ve Türk tatlısı yediriyor. Üstelik son derece de konformist bir restoran yapmış. Bravo Da Demir!

Haberin Devamı

Eski İzmir’i koruyacakların akılları neredeydi?


Torino tabii ki, yeni oluşumlardan ibaret değil. Şehir merkezinde yer alan eski Torino o kadar iyi korunmuş ki... Her bir meydanını fotoğraflamadan geçmek imkansız.
Katedraller, galeriler, heykeller, tarihi apartmanlar... İşin güzel yanı şehir merkezi olarak kabul edilen bu tarihi Torino, çok geniş bir alana yayılıyor. Adamlar hem eskiyi muhafaza etmiş, hem de akıllarını kullanıp eskiye, yeni nesillerin ilgisini çekecek onlarca konsept fikir eklemiş.
İzmirli damarın tutuyor yine Torino’da. Eski İzmir’i, Kordon’daki evleri, Bayraklı’daki Rum evlerini, Tepekule’deki hiç göremediğimiz tarihi düşünüyorum... İçim sızlıyor. Ama neyse ki, İzmir’in çevresindeki tarih hala yerinde. Neyse ki, Efes’i, Şirince’yi, Sard Harabelerini yakıp yıkmaya cesaret edememiş dedelerimiz.

Yazarın Tüm Yazıları