Bayramda bir Türk dünyaya bedeldir!

Sevgili Paris, Atina, Brüksel, Roma, Barselona ve hatta Buenos Aires,

Haberin Devamı

Marakeş, Beyrut, Bükreş, Rio belediye başkanı büyüklerim...
Canım ülkem vatandaşlarının canhıraş biçimde, görevinizi sürdürmekte olduğunuz ülke ve şehirlere akın edeceği mübarek Kurban Bayramımız öncesinde, size bu mektubu yazmayı bir borç bilirim.
5-9 Kasım 2011 tarihleri arasında, biz milyonlarca Türk, şehirlerinize çıkartma yapacağız.
Valiz ve fotoğraf makinelerimiz ile gerçekleştireceğimiz istilalardan korkan ve bu istilalar sırasında çıkartacağımız yüksek enerjiden sinen, pusan esnafınız, otelciniz, restorancınız olursa (ki, olur)
bu mektup size yol gösterecektir.
Lütfen derin bir nefes alıp arkanıza yaslanınız ve Büyük Türk İstilası öncesi, “misafirlerinizi” en iyi şekilde tanıma, ağırlama ve sakinleştirme yollarını dikkatlice okuyunuz.

Haberin Devamı

Bunca parayı iki taşı görmeye mi verdik’çiler: En zor misafir tiplerinden. Genelde orta yaşı geçmiş, orta halin biraz üzerinde “Türk Beyleri”nin oluşturduğu topluluk. Evde ayaklarını uzatıp, buz gibi bir bira açıp maç tekrarlarını seyretmek varken; eşin, dostun ısrarı ile kendini bir anda kalabalık bir turun içinde, Avrupa sokaklarında bulur. Alt dudak düşer. Yüzler asılır. Cüzdanı boşaldıkça içi şişer.
Çözüm: Güzel kızlarınızın dolaştığı, soğuk bira ve “yerde fıstık” konseptli cafe’si olan bir meydana yerleştirin. Ancak bu meydanın eşinin göz kontrolü mesafesinde olmasına dikkat edin. Çünkü, dünya üzerinde kıskançlık sebebi ile karakolluk olan ilk medeniyet, Türk medeniyetidir.
Turla geldim, ama münferit takılıyorum’cular: Benim de çoğu kez içinde bulunduğum topluluk türü. Tüm fırsat sitelerine üye, tüm havayolu indirimlerine abonedir. Satın aldığı turun hiçbir ekstra gezisine katılmadan, kenti, kendi bilgi ve becerisi ile gezmeye çalışır. Kimi zaman başarır, kimi zaman 10 EU’ya gidilecek yere 50 EU öder. Otelde de ayrı takılır. Tur katılımcıları ile muhatap olmamaya özen gösterir. Rehberi tanımazlıktan gelir. Başına bir iş geldiğinde panikle cep telefonunu çıkarır bakar ki, ne tur rehberinin, ne de acente sorumlusunun telefonlarını kaydetmeye bile tenezzül etmemiştir.
Çözüm: Başkanım, bizde güzel bir laf vardır: Her koyun kendi bacağından asılır!

Haberin Devamı

Egeliler: Dünya dursa, kalelerinizden sabah akşam yedi pare top atışı yapılsa, Cenevizliler şehri ele geçirse umurları olmaz. Öyle serinkanlı, öyle rahatına düşkün, öyle ehli keyiftirler. Saatler süren öğle ve akşam yemeklerinden arta kalan “sınırlı” zamanlarda kenti şöyle bir kolaçan ederler. Aslında müzeleri, galerileri, tiyatroları internetten hatmedip gelmişlerdir, ama şimdi şu canım güneşin alnında, elde buz gibi roze, oralara kim gidecektir. Louvre Müzesi yüz yıldır oradadır, ama bir Egeli bir daha mı dünyaya gelecektir?
Çözüm: Başkanım, restoran ile otel arasını yakın tutup, sessizce dağılınız.

İstanbullu “elit”ler: Görme değil, görünme amacında olan topluluklardır. Bir saatlik yolu first class uçup, üç adımlık kenti özel tutulmuş rehberler eşliğinde gezerler. Sadece “tavsiye” restoranlarda yer, sadece “tavsiye” otellerde kalırlar. Tavsiye edene de zaten bir başkası tavsiye etmiştir. Sizin hiç de popüler ve başarılı bulmadığınız her hangi bir dükkanınız, ünlü bir Türk’ün orada görüldüğü haberinin dalga dalga yayılması ile hayatının işini yapar. Servis beğenilmez, yemek beğenilmez, mönü kötüdür, ama orada görünme hissine paha biçilemez.
Çözüm: Bırakınız gelsinler.

Haberin Devamı

Hanım, hanım, çık o dükkandan’cılar: Yıl 2008, şehirlerden Prag. Mevsimlerden, Ramazan Bayramı... Saat 23.00 civarı. Kentin en gözde alışveriş caddelerinden Vinclenzka’nın sokakları, davudi bir Türk erkeğinin sesi ile inliyor. “Ayşeee, Ösgürrr, neredesiniz beaa ya? Hangi dükkana girdiniz yine, Fulyaa git ananı bul kızım, otele dönüyoruz... Bitirdiniz ulen beniii”.
Çözüm: Bu noktada yapabileceğiniz hiçbir şey yok. Çünkü, eşinin kredi kartını ele geçirmiş, ülkesinden daha ucuza kozmetik ve kıyafet dükkanı bulmuş, gözü dönmüş bir Türk kadınını ve onun ergen çocuklarını hayatta hiçbir kuvvet alışverişten alıkoyamaz. Belki mağazalarınızı vakitlice kapatmak, kentin ortasında yaşanan gürültü kirliliğini önlemek için bir nebze çare olabilir. Ama kaz gelecek yerden, tavuk esirgeyecekseniz, siz bilirsiniz.

Haberin Devamı

Yansın geceler’ciler: İşte en eğlenceli grup. Gece sabahın tebelleşine kadar gezip gündüzleri uyuduklarından, varlıkları bile hissetmezsiniz. Dönüş yolunda da 5 günün yorgunluğu ve bir gece öncesinden kalan alkolle uyumaya devam ettiklerinden turla gelseler dahi, ne tura, ne rehbere bir zararları olmaz. Bütün mekanları ezbere bilir, bütün gece kulüplerini, müze gezer gibi tavaf ederler. DJ’in ritimleri ile coştuklarını düşünseniz de aslında ülkemde yüzde bin beş yüze dayanmış içki vergisi sebebiyle içemedikleri ucuz Mojito’lara sevinmektedirler.
Çözüm: 6 EU’ya mohito, 2 EU’ya bira satmaya devam ettiğiniz sürece gönüllerin sultanı, alemlerin padişahı siz olursunuz Başkanım. Saygılar.

Yazarın Tüm Yazıları