Paylaş
Böyle günlerde, depresyonun karanlık sularına kapılmaya ramak kalıyor. Parasız kalıyoruz bazen, ışıksız kalıyoruz, hatta nefessiz...
Hava zaten buz.
O deli günlerde, kimse bizi sevmiyor. Kimse bizi anlamıyor.
Aslında azıcık durup sevdiğimiz şeyleri düşünsek, bulutlar dağılıyor.
İlaçsız, çikolatasız, hatta salya sümüksüz.
Ben de düşündüm, düşündüm aşağıdakileri buldum.
Depresyonsavar gibi üzerime kuşandım.
Bana iyi geldi kış boyunca.
Sana da iyi gelir umarım, gözlerinden öperim...
1. Deli gibi kış ayazında, rüzgara karşı yürümeye çalışırken, elim ayağım buz kesmişken, kendimi sıcacık bir yere atmak.
2. Sinema salonlarının kokusu. Kargo pantolonumu, botlarımı çekip sinemaya gitmek, hatta işi abartıp 2 film üst üste izlemek. Filmlerin içine girip kaybolmak, o kadının yaşadığı yerde, o adamla yaşadığımı hayal etmek. Ajan olduğumu, maceradan maceraya koştuğumu düşünmek... Bazen de “benim hayatım çok daha güzel” deyip mutlu olmak.
3. Sevdiğim bir şehirde olmak. İzmir’de olmak. Eskişehir’de olmak. İstanbul’da olmak. Galata’da, Kuledibi’nde ya da Tünel’de olmak.
4. Spor yapmak. Önce üşenip, sonra koştukça koşmak hiçbir yere varmayan koşu bandında. Ya da bisikletimin üzerinde, sokaklarda. O da yoksa sahilde. Bitince pelte, ama mutlu, ilk oturduğum koltukta yatay pozisyona geçmek.
5. Bir sürü kitap alıp, sıcacık bir odada, yağmur yağarken, sıcak kakao eşliğinde kitap okumak.
6. Özenle hazırlanmış bir pazar kahvaltısından sonra bütün gazeteleri alıp, yere yayılıp saatlerce karıştırmak.
7. Yaşadığım şehrin daha önce hiç görmediğim sokaklarında kaybolmak.
8. Sevdiklerimle daha iç içe, daha koyun koyuna olmak. Üşüyünce “birisine” sokulup ısınmak. Saatlerce konuşmak. Saatlerce susmak ya da.
9. Acıklı bir dizi izleyip salya sümük ağlamak (arada o da lazım).
10. Çoluk çombalak evde toplanıp pizza söyleyip korku
filmi izlemek. Dünyanın derdini, tasasını 2 saatliğine ertelemek. Korku filmi bitince, saatlerce tabu oynamak. Tabu kesmezse “monopoly”ye geçmek.
11. Makarna pişirmek. Makarnaya sos pişirmek. Puding pişirmek. Tahta kaşıkla, tencere başında pudingi pişirirken, aslında 200 yıl önce İsviçre’nin dağ köylerinden birinde yaşayan ve ailesine “sıcak çikolata” pişiren tombul bir Slav kadını olduğuma inanmak.
Ohh, hala beni mutlu etmeye yetecek “sıradan şeyler listem” kalabalık.
Hala yaşıyorum. Hala sağlıklıyım.
Bu yazıyı hala okuyorsan, hayattasın sen de.
Yap kendi listeni, hayata başla bir yerinden.
Paylaş