Alaçatı Ot Festivali 4 yıldır hayatımızda

BUNDAN dört yıl önce, sosyal medyada ilk Alaçatı Ot Festivali paylaşımını gördüğümde, “Bu ne yav” dedim. Yok artık, otun festivalini de mi yapmaya başladı Alaçatılılar?
Doğru ya, ot var, ot var!

Muzipliği bir yana bırakırsak; 3-5 gönüllü heyecan, 2 salkım ot, işini gücünü bırakıp gelmiş jüri üyeleri ve 6-7 yarı profesyonel gezgin fotoğrafçı ile başlayan Alaçatı Ot Festivali dördüncü yılına giriyor. Üstelik; hem Egeli, hem de Türkiye’nin dört bir yanından gelen gezginler bu festivale öyle bir sahip çıktı ki, organizasyon dönemi otel rezervasyonları daha ocak ayından dolmaya başlıyor (yani bu yıl, elinizi çabuk tutun).

Alaçatı Ot Festivali, bu iki kadının aklından çıktı

Biri, Tülin Onaner. Alaçatılıların deyimi ile “Tülin Hanım”. Uzun yıllar kamuda önemli görevler almış, kendi isteği ile Güneydoğu’da kadınlar yararına üç yıl görev yapmış, Turizm Bankası’nda üst düzey yöneticilik yapmış; zarif, yaratıcı ve girişimci bir kadın. 2008’de ateşe olan eşi ile birlikte Alaçatı’da küçük bir ev almışlar ve o tarihten itibaren bir daha bu güzel beldeden hiç kopamamışlar. Tülin Hanım doğal hali ile bile o kadar saygı uyandırıyor ki, insan nezaketi ve genel kültürü karşısında kendine çeki düzen verme ihtiyacı duyuyor.

Diğeri, Yaprak Uziş. Uzun yıllar enerji sektöründe profesyonel yönetici olarak çalıştıktan sonra yeter deyip mimar olan eşi ile birlikte 10 yıl önce Alaçatı’ya yerleşmiş ve tamamen kendine ait nefis tarifleri pişirdiği Kuytu Restoran’ı açmış.

İşte bu iki profesyonel ve girişimci kadın, “Ne yapsak da Alaçatı’yı daha bahar aylarından itibaren yaşayan, cıvıl cıvıl bir yer haline getirsek; toprağına, insanına, yerlisine, köylüsüne nasıl fayda sağlasak” diye düşünürken; günlerden bir gün Alaçatı Ot Festivali ortaya çıkıvermiş.

Belediye Başkanı Muhittin Dalgıç ve diğer tüm Alaçatılıların kendilerine büyük destek vermesiyle de festival aşağıdaki rakamlara ulaşmış.

Rakamlarla Alaçatı Ot Festivali

* Her yıl nisanda düzenlenen festival, beldeye son senesinde bir günde 5 milyon liralık katkı sağladı.
* Son organizasyona iki gün boyunca 5 bini aşkın kişi katıldı.
* Gurmeler, gazeteciler ve Ege mutfağına aşk binlerce kişi Alaçatı sokaklarını doldurdu.
* Otellerde, restoranlarda, hatta sokaklarda yer bulmak neredeyse imkansızdı.
* İlk kez geçen yılki festivale Belçika ve İsviçre’den özel turist kafileleri geldi.
* Festival, yabancı tur şirketlerinin programlarına girmeye başladı.
* İstanbul’un Setur, ETS, JOlly gibi çok büyük tur şirketleri festivale özel paket turlar satmaya başladı.
* İyiyemek.com gibi gastronomi portalları festival tarihine özel gurme turlar düzenledi.
* Her yıla özel bir Ot Yemekleri ve Tarifleri kitabı çıkarılmaya başladı.
* Doğada yabani olarak yetişen ve çok yüksek fiyatlara satılan şevketi bostan ilk kez bu festivalin verdiği destekle, Metin Gümüş, Türkiye’nin ilk doğal yolla yetiştirilen şevketi bostanına imza atmış. Alaçatı bu yıl bu yöntemle şevketi bostan yetiştirmeye hazırlanıyor.
* Bu yılki festival 13 ve 14 Nisan günlerinde.

Şevket-i Bostan'lı Yemek Tarifleri Yarışması

Festival komitesi bu yıl Türkiye’nin ünlü gurme ve gazetecilerine, köşe yazarlarına yönelik bir yarışma daha düzenlemeyi hedefliyor. Binbir Tarifle Şevket-i Bostan Yarışması. Bu ünlü isimler mutfağa girecek ve bu nefis otla yaratacakları nefis tarifleri yarıştıracak. Tüm tarifler bir kitapta toplanarak özenle saklanacak (sanırım benim de kendi deneysel şevketi bostan tarifimi gün ışına çıkarma zamanım geldi).

Kendi kaderini kendi yaratan, toplu pazarlama kurbanı olmayarak, bireysel haz pazarlamasını tercih eden ve bireysel turizmle yavaş yavaş dünyada da önemli bir destinasyon olacağına inandığım Alaçatı’nın her bir festivaline emek veren ellere sevgiyle...