Paylaş
Beynimizin bize döndürdüğü dolapları, insan düşmanına döndürmüyor şu hayatta. Üstelik bizimle uğraştığı yetmiyormuş gibi kendi içinde de çekişip duruyor ha bire. En basitinden, sağ beyin “eğer” derken, sol beyin “fakat” diyor. Çünkü sol beyin kelime ve sayılarla ilgilenirken, sağdaki kafayı geçmişe takıyor.
Bunları neden mi yazıyorum? Dublin’deki yüzlerce kitapçının arasından seçip girdiğim ve içinden saatlerce çıkamadığım Chapster’da beni acayip etkileyen bir kitap buldum. İsmi: Beyninize Hoş geldiniz. Yazarları ise biri İngiliz, diğeri Çinli 2 uçuk bilim insanı: Sandra Aamodt ve Sam Wang.
Hatırlayamadığınız o şarkı var ya
Hani bazen bir şarkı veya şarkının bir bölümü aklımıza takılır kalır. Öldür Allah, bir türlü hangi şarkı olduğunu hatırlayamayız. Çünkü beynin ‘sıralı hatırlama’ ilkesi, hafızamızın işleyişi açısından özel ve kullanışlı bir göreve sahiptir. Her şeyi olay akışının sırası içinde hatırlamamız gerekir. Yani aslında, herhangi bir kâğıda adınızı yazarken, sabahları çay demlerken veya akşam evinize dönerken hangi sokaklardan ve kapılardan geçeceğinize karar verirken bile beynimiz bu kurala göre çalışıyor.
İşte biz ölümlüler de bu ‘sıralı hatırlama’ fonksiyonu sayesinde günlük işlerimizi sürdürebiliyoruz. Bir şarkının veya bir film repliğinin sadece bir parçasını düşündüğünüzde, beyniniz –anılarınızın arasında- bu bilgi parçacığını eşleştireceği bir olay dizini arıyor.
Büyük ihtimalle beyniniz en sonunda bu parçacığı buluyor ve siz aklınıza takılan o şarkıyı hatırlıyorsunuz.
Ama eğer ‘aklınıza takılıp kalmış olması’ sizi rahatsız ediyorsa ve o anlık takıntıdan kurtulmak istiyorsanız, beyninize uğraşması için başka bir ‘sıra’ verin. Örneğin; başka bir şarkıyı düşünün veya söylemeye çalışın. Muhtemelen beyniniz ‘dağınık hafıza kalabalığı’ içinde sizin yönlendirmenizle biraz daha kısa sürede sonuca ulaşacaktır.
Kimseye esniyor diye kızmayın
Kitaba göre, esnemenin bile çok önemli bir işlevi var. Beyni uyandırmak! Saat 23.00’ten sonra sık sık esniyor diye kocanıza kızmayın artık. Adamcağız uyanık kalıp sizi dinlemeye çalışıyor. Çünkü, esneme aktivitesini uyku hali veya sıkılmış olmakla ilişkilendirilmesine rağmen esnemenin asıl fonksiyonu uyandırmakmış.
Esneme, daha fazla miktarda havanın ciğerlerimize dolmasına neden olacak şekilde kas gruplarını çalıştırıyor ve kanımızdaki oksijen oranını hızla yükselterek bizi uyandırıyor. Memeli hayvanlar ve kuşlarda bile esneme var.
Esnemenin, vücut tarafından tam uyanıklığa erişmek amacıyla başlatılan bir hareket olduğunu düşünün. Ve üstelik bulaşıcı! Odada bir kişi esnerse diğerleri de esnemeye başlıyor. Bunun nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, topluluk içinde birisi ‘uyanıklığa ihtiyaç duymuşsa’ herkesin ‘uyanık olması’ gerektiği şeklinde toplumsal bir içgüdüden kaynaklanıyor diyor kitabın yazarları. Esnemekle ilgili konuda daha da ilginç bir detay var. Köpeklerin esnemesi, stresli bir durumda ‘rahatlatıcı’ etki yaratıyor. Köpekler esneyerek etrafındakileri ‘sakinleştirir’.
Türkçe’ ye henüz çevrilmediğini düşündüğüm kitap, raflarda yerini alır almaz alın ve okuyun derim.
Sevdiklerim
Sonbaharda İzmir: Caddelerinde yürümeye, Kordon’una, Alsancak’ına, Karşıyaka sahiline, Bostanlı’sına, Güzelyalı’sına doyamıyorum. Sonbaharda İzmir, dünyadaki bütün memleketlerden daha güzel.
Meyhane Sisim: Kordon’da, Cumhuriyet Meydanı’nın yanı başında geçen hafta açıldı. Tarih boyunca meyhaneleri ve rakılarıyla ünlü İzmir’deki bu yeni nesil meyhane projesinin arkasında Turizm Araştırmacıları Derneği ve Yeni Rakı var. Geçen yıl İstanbul’da açılan modern meyhane Safi’den sonra, ekibin ikinci numarası; bu klasik-vintage meyhane. Bir zamanların Sisi Pastanesi, sonraları Sisim Kafeterya ve düğün salonu olan mekân yenilenerek nefis bir meyhaneye dönüştürülmüş.
Sevmeyi beceremediklerim
Bisiklet yolunda “yürüyen” İzmirliler: Ne zaman öğreneceğiz bilmiyorum. Bisiklet yollarının bisikletlilere ait olduğunu. Bana diyebilirsiniz ki, kaldırımın yanı başında bisiklet yolu mu olur? Ben de size diyeceğim ki, bütün dünyada böyle ve o bisiklet yolundan yürüyen bir tek kişi yok!
Paylaş