Zaman sensin...

“Bir büyük giz söyleyeceğim sana. ‘Zaman sensin.’” (Louis Aragon-Elsa)

Haberin Devamı

Zamanım yok... Zamanı gelince... Zaman hızla akıyor... Sıklıkla kullandığımız bu tür cümlelerin artık klişeleştiği konusunda hemfikir olabilir miyiz bilmiyorum. Çok sık kullandığımız konusuna itiraz etmeyeceğinizi biliyorum. Aslına bakarsanız, zamanın esas anlamını kavradığımızdan da emin değilim... “Zaman nedir” sorusu size saçma gelebilir ve hatta sitem ederek, “Saate bak anlarsın” diyebilirsiniz. “Tarihe bak”, “Geçmişi hatırla”, “Aynaya bak sonra da git çocukluk resimlerine bak” diyerek ipucunu elime tutuşturup başınızdan savabilirsiniz. Bunların hepsi varsayım tabi... Esas amacım; sizi zamanın gerçek anlamına vakıf olabilmek için düşünmeye teşvik etmek aslında. Soruyu şöyle sorsam ne dersiniz? “Zaman” kelimesinin geçtiği cümleleri kurduğunuzda o anki duygularınızın farkında oluyor musunuz? Biraz düşünün isterseniz... Duygusu basit değil... Karmaşık ruhsal yapımızın yoğunluğunu doğrudan etkileyen süre mefhumunun duygusunu tarif etmek kolay değil çünkü... Arzu ederseniz kolunuzdaki saate bakın mesela... Neler hissettirdiğini anlamaya çalışın. Duygularla tarif edecek olursak; öncelikle “geçmiş ve gelecek” ifade ettiğini biliyoruz... Hüzün ve umut... Telaş ve sabır... Tecrübe ve toyluk... Güven ve nefret... Ve elbette ki; doğum ile ölüm de çağrıştırıyor. Zamana duygularla bakmanın, saate veya takvime bakmaktan çok daha anlamlı ve değerli olduğunu kavramak; bize yaşama ve anına aşkla bakmayı öğretecektir. Geçmiş geçti, gelecek henüz gelmedi... Saate baksanız da bu durum değişmeyecek. Zamanın esas ifade biçimi “şimdi” duygusu da “aşk” olmalı. Aynaya bak... Zaman sensin! 

Haberin Devamı

DEĞİNMELER ‘BALA KAVLAKOĞLU’

Zaman sensin...

Hayatı doğru değerlendirmek için sanatın her dalına ihtiyacımız var. Her canlının içinde mutlak olduğuna inandığım “Estetik anlayış”ı ortaya çıkarmanın da tek yolu sanat. Eserlerine baktığımda daha önceden bilmediğim, beni içten dışa doğru dürten; ardından ruhuma değen yepyeni duyguların farkına vardım. Bala Kavlakoğlu’nun 14 Aralık 2024’te Taurus AVM, Platform A Sanat Galerisi’nde izleyiciyle buluşan “Değinmeler” isimli sergisi 11 Ocak 2025 tarihine kadar gezilebilir.

Haberin Devamı

İKİ SORU-İKİ CEVAP

1-İç dünyanız elbette ki size ait... Olumlu ya da olumsuz... Sanatınıza yansıttığınızda felsefe ve özellikle simyanın eserlerinizdeki katkısının izleyici farkında mı? Farkındaysa bu durumu değerlendirirken, sizinle aynı fikirde mi? 

Yapıp ettiklerim, ilgi alanlarım, dünyayı algılama biçimim, itirazlarım, anılarım ve sorgulamalarım; okumalarım ve aldığım eğitimler, düşün dünyamda bir bütünlük oluşturuyor. Bu nedenle, bir bilgiyi, tüm bu unsurları bir yüzeye veya üç boyutlu çalışmalarımda doğal bir uzantı ve yöntem olarak kullanan bir sanatçıyım. Bir eser tamamlandığında, artık benim düşün dünyamdan çıkmış olup izleyicisine yalnızca bir öneri olarak sunulabilir. Eğer eser, izleyeniyle bir bağ kurarsa, bu muhteşem bir buluşma anlamına gelir. Herkesin hayat tecrübesi ve düşün dünyası biriciktir; bu bağlamda, sanatın iyileştirici ve birleştirici yönü de kişisel olmasında yatıyor bence. Eserlerime ilgi duyanlar, onların ismini merak edenler kendi hikâyelerini bu eserlerin üzerine yazabilirler. Sanatın bu yönü, izleyicinin kendi deneyimleriyle eseri yeniden şekillendirmesine olanak tanır. 

Haberin Devamı

2-Ruhunuzu birkaç kelimeyle tarif ederseniz, bu kelimeler hangileri olur?

Spiritüel eğilimlerim oldukça fazla olmasına rağmen, kendi ruhumu tanımlamakta zorlandığım için eserlerimde yansıttığım ruhtan bahsetmeyi tercih ediyorum. O da; hayattaki tüm tekinsizliklere rağmen şefkat, umut ve içtenliktir. Tüm arayışlarım ve sorularımın içinde bu ruh dolaşır.

EDEBİYATIN MUTFAĞI, MUTFAĞIN EDEBİYATI İLE ‘AŞK PİŞİRMEK’

Zaman sensin...

Geçtiğimiz yıl haziran ayında Çolpan Kitap’tan yayınlanan son kitabım “Aşk Pişirmek” in imza etkinliğine davetlisiniz. Taurus AVM, Asma Kat’taki Platform A sanat Galerisi’nde halen sürmekte olan Bala Kavlakoğlu’nun “Değinmeler” sergisine de konuk olacağımız etkinlikte; “Edebiyatın mutfağı mutfağın edebiyatı”nı işlediğimiz bir de söyleşimiz olacak. Edebiyatla mutfağın iç içe duygularını konuşacağımız söyleşiye Şair-Yazar-Editör Adnan Özer, Şair-Yazar-Akademisyen Prof. Dr. Mehmet Can Doğan ve bendeniz katılıyoruz. Söyleşinin moderatörlüğünü Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Dilek Karaaziz Şener yapacak. 4 Ocak Cumartesi günkü buluşmamız saat 14.00’te.

YILIN HABERİ

Haberin Devamı

Geçen yıl gördüğüm en güzel haberlerin başına koydum. Devlet Opera Balesi’nin sahneye koyduğu dünyaca ünlü Rus besteci Çaykovski’nin bestelediği “Fındıkkıran” balesinin biletlerini edinebilmek için Ankaralıların sabah 05.00’te oluşturduğu kuyruk haberi cidden yüreğimi ferahlattı. Öncelikle bu yıl sıkça duymak istediğim bu güzel durumun sebebi Devlet Opera ve Balesi’ne, sonra da haberi yakalayan Anadolu Ajansı’ndan sevgili Yasemin Kalyoncuoğlu’na teşekkür ediyorum.

Yazarın Tüm Yazıları