Paylaş
“Semt bizim, aşk bizim!”
(Anonim)
Mahallenin bakkalı, manavı, kasabı, lokantası...
Evimizin kileri, dolabı ve mutfağıydı adeta.
Önce sevgi ve saygıydı ilişkiler.
Alışveriş nasılsa yapılırdı.
* * *
Farabi Sokak’ta, bu kavramları kurulduğu 1973 yılından bugüne halen sürdürüp, unutturmayan ‘Kebap 9’a gittiğimde, çocukluğuma da gitmiştim. O dönemden kalma mütevazı hava, her yere hakimdi. Kapkacak, masa, sandalye, mutfak, duvardaki resimler, servis elemanlarının yelekleri, mutfak personelinin önlükleri, kasanın yeri bile eskisi gibiydi. Güven kokulu, kapıdan uzak, mutfağa yakın. Dilleri de o günlerden kalma, yumuşak ve tatlı. Lehçesi de sevgiydi. Yemeklerin lezzetini merak ettiniz değil mi? O günlerin doğallığı ve tadında desem, hatırlar mısınız ki? Ankara’da içebileceğiniz en lezzetli ‘Ezo gelin’ var mesela. Ev yemekleri, sanki siz evinizden sefer tası ile getirmişte orada yiyormuşsunuz havasında leziz. Kebap ve pideler, sanal değil, sahici! Salı ve perşembe günleri balık günü yapıyor Ali Pirim. Hamsi, levrek, çupra ve somon var. Hamsi yemek istedim, erkenden tükenmişti. Trabzon’dan 4 yiyen Beşiktaşlı Ali abiye takılmak için her gelen hamsi yemiş. “Kiremitte Somon dene” dedi “Nerenin?” diye sorarken “Norveç” cevabı bekliyordum “Mahallenin somonu” dedi gülerek. Meraklandım iyice. Beşiktaş 4 yemese, Karadeniz somonunun ne kadar lezzetli olduğunu da bilemeyecektim, nefisti. ‘Ali kebabı’ deneyin mutlaka. Sahibi Ali Pirim’in yıllar önce döner, mantar, kaşar ve özel sosla kiremit kaplarda, odun fırınında pişirdiği kebap, en az kendisi kadar lezzetli. Mahalleye gidin, Ali abiye takılın ruhen ve bedenen aç kalmayacaksınız!
BOĞAZKÖY FISTIKLISI
‘Antep fıstığı, Antep baklava yufkası’, Antep usulü ve Antepli Kerem Şef tarafından hazırlanmış, hem yeni nesil hem de patenti alınmış tatlı ‘Boğazköy fıstıklısı’. Sufle havasında, ikiye bölününce içinden akan fıstıklı kreması tahrik edici. Yanında kesme dondurma ile servis ediliyor. Hepsi bir aradayken Antep havası esiyor ama sanki Avrupalı. “Can boğazdan gelir” deyiminin ‘boğaz’ kısmını köyleştirip marka yapmış Kerem Şef. İşletmeci Yasemin hanım aslında çocuk doktoru fakat yemek ve lezzet aşkı baskın gelince yıllarca emek verdiği mesleğini bırakıp ‘Boğazköy fıstıklısı’nın peşinden gitmiş. Mutfaktaki gençlerden Ayşegül de Antepli, geleneksel mutfağı yumuşatmak için zarif ellerini kullanıyor. Ankara’nın en yeşil ve sakin sokaklarından, Şimşek sokaktaki mahallenin mekânı ‘Boğazköy’ geleneksel yemeklere şef dokunuşla yumuşak bir hava veriyor. ‘Tandırın kalesi, Antep peynirli köfte, Asyalı somon’ bazı yumuşatılmış seçenekler. Ben ortam ve sükûnete bayıldım, ne de olsa doktor eli değmiş! Hijyen, sessizlik ve haliyle huzur gelmiş mahalleye. Çalışan ekibin dinamik ve güler yüzü Boğazköy Fıstıklısı gibi mest ediyor. Bir uğrayın, mahallenin tadı çok güzel.
EV YAPIMI Bİ’ŞEYLER
Ayrancı Kıbrıs Sokak’tan geçerken, ‘Açık Tezgah’, bir de başlıkta kullandığım cümle yazıyordu tabelada. “Dükkan küçücük” diye düşünürken “Oyuncak gibi” yakıştırması, içeri girip gördüklerimden sonra daha uygun oldu. Minicik mutfağı ve tezgahı, dolabı, çay ve kahve makineleri, asma katı bile olan oyuncak evin içine yerleştirilmiş gibiydi. Sohbet eden iki bayanın da oyuncak olduğunu düşünmek üzereyken, gülümsemeleri bu havadan çıkmama yardımcı oldu. Oyuncak gibi dükkanın sahibi Pınar hanım, hem bankacılığı hem stresi bırakarak dinginliği seçmiş. Yapmayı sevdiği tatlıları, tuzluları hazırlarken kendini daha iyi hissettiğini söyledi. Mahalleli tezgahı boşaltmıştı, tadacak çok az şey vardı. Yoga eğitmeni Seda hanım, muhtemelen diyetini bozmayı göze alarak, ‘unsuz kek’i tadacağını söyleyip tavsiye etti, onu tattım. Pastanelerde değmez ama Pınar hanımın elinden diyet bozmaya değer lezzetteydi ‘Çikolatalı unsuz kek’. Pınar hanım pek kendini övmedi ancak Seda hanım ‘Pavlova’ tatlısının dilden dile efsane oluşunu anlattı. Yoktu, tadamadım. Mahalleye siz de gidin nasılmış tadı, bakın derim.
Paylaş