Paylaş
Kafamız çok karışık. Her anlamda çok karışık hem de. Hayat, dünya, evren, maneviyat gibi ağır ve felsefik konular var, onlar hep bir köşede duruyor. Geçmişin hatıraları, geleceğin hayalleriyle epeyce oyalanıyoruz, Allah’tan çok sık değil, arada yokluyorlar. Geçim derdi, anı yaşamak, yarını planlamak değişkenlik gösterse de her an aklımızda. Komşunun kızı, kaynımın oğlu, arkadaşın eşi dedikoduları bir nebze ferahlatıyor ama bazen de kabak tadı vermiyor değil hani. Armudun sapı, üzümün çöpü, ciğercinin kedisi alınganlıkları var; o ayrı bir dert zaten. Aşk, meşk, güzeldi, yakışıklıydı, baktıydı, bakmadıydı gibi ince meselelere de kapılıyor; en çok da bunlara kafa yoruyoruz. İlk tanıştığımız gün, ilk buluştuğumuz gün, doğum günü, sevgililer günü, bayram günü, seyran günü gibi ayrıcalık oturtarak özelleştirdiğimiz günler var bir de. Hatırlaması, hazırlanması, sürprizi, egosu, kaprisi ile girdiğinde içinden çıkamadığın bir labirent, adeta bambaşka bir dünya. İyi hissetmek, mutlu olmak, huzuru duyumsamak için sürekli yeni duygular, ritüeller ya da totemler deneyimlerken bir türlü kendimizi mutlu edemiyoruz. Ne kendimizden hoşnut, ne de bir başkasından memnunuz. Şikâyetler diz boyu ancak çözümsüzlük ya da çözümlememe arzusu adam boyu neredeyse. Ben içinden çıkamadım, bir de siz düşünün... Neden?
‘CHIT CHAT’ (GEYİK SOHBETİ)
Ağır olmayan gırgır, şamata konular, çokça abartı ve bolca hayal ürünü barındıran ‘Geyik muhabbeti’ vazgeçemediğimiz ve içine girdiğimizde kendimizden de geçtiğimiz bir sohbet türü değil midir? Hiç bir şey öğrenmeden, boşa harcanan zaman olarak değerlendirilse de aslında çoğu insanın yapmaktan hoşlandığı faydasız geyik muhabbetini faydalı hale getirmenin bir yolunu buldum sanki. Kavaklıdere, Farabi Sokak’ta rastladığım kafenin adıydı ‘Chit Chat.’ Logosunda İngilizce yazan ‘English course in a cafe’ yani ‘Kafede İngilizce kursu’ ilgimi çekti. Merak mı, geyik özlemi mi seçemedim ama sohbetin de kafenin de içine girmek istedim, girdim de. Kafenin uyguladığı geyik sohbetiyle İngilizce öğrenme fikrinin genç yaratıcısı sevgili ‘Umur Yollı’ ile geyik muhabbeti konusunda hemfikirdik. “İnsanlar sevdiği konuları konuşarak daha çabuk dil öğreniyor” tespitiyle yola çıkmış. Dershane fikrinin iticiliğini, kafe fikriyle rahatlatmış, içine girdiğimde ben de rahatladım. Kafe havasının yanı sıra camekanlardan oluşturulan bölmelerde İngilizce seviyelerine göre ayrılan öğrencilerin; hayal ettikleri şehir veya ülkedeymiş gibi canlandırdıkları geyik muhabbetine keyifle kapıldıklarını gözlemledim. Kafede isteseniz de Türkçe konuşamıyorsunuz, kahve veya kek siparişini verdiğiniz barista Türkçe bilmiyor, tarzanca da olsa kahveyi nasıl istediğinizi anlatmak zorundasınız. Kursa kaydınızı yaparsanız haftanın üç günü ders niteliğinde keyif, diğer günler kafenin yabancı uyruklu müdavim ve hocalarıyla kahve çay eşliğinde İngilizce ‘Chit Chat’ yani geyik muhabbeti serbest. Bu muhabbete de fikre de bayıldım, uğrayın derim.
‘RUBBER SOUL’ COFFEE
Bu hafta başlıklar İngilizce oldu. ‘Rubber Soul’ kauçuktan ruh anlamına geliyor. Ünlü ‘Beatles’ grubunun çıkış yaptığı albümlerden birinin de adı aynı zamanda. Ankara’da Tunalı’yı kesen Abay Kunanbay Caddesi’ndeki nefis kahve ve kekleriyle ün yapmış kahveci dükkânının adı da ‘Rubber Soul.’ Aylar önce deneyimli barista Civan’ın nefis yeni nesil kahveleriyle, sevgili Ezgi’nin Armutlu kekini çok beğenmiş ve keyifle yazmıştım. Kahvelerde nesil değişmiş de haberim yokmuş. Son gittiğimde kahve demleme yöntemlerine katılan yenilikleri anlattı sevgili Civan. Her ne kadar yöntemin adı yeni olsa da kahveyi eski usul değirmenle öğütmeye dönüş hoşuma gitti. ‘Commandante’ diye adlandırılan kahve değirmeni ile tutarlı öğütüm elde edilirken; kahvede gövdeyi seven, asidite ve tatlılıktan da vazgeçmeyenler için uygulanan demleme yöntemi ‘Origami Wave’ ile Nirvana’ya ulaşıyorsunuz. Kahvenin yanına alacağınız tatlılar konusunda kahve gurusu Civan’la yarışan sevgili Ezgi’nin; badem ezmesini andıran dolgu krema ve üzerine serpiştirdiği orman meyveleriyle tahrik edici görüntüsüne kapılacağınız ‘Frangipane’ şahane. Keki yiyince yayılan tereyağı kokusuyla birlikte ulaşacağınız yer konusunda endişelerim var; lezzetin sihrine kapılıp ulaştığınız yerden dönmek istemeyebilirsiniz. Siz yine de gidin, seveceğinize eminim.
Paylaş