Aramıza kimse girmesin!

“İçimizde şeytan yok. İçimizde aciz var, tembellik var. İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey, hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı (alışılmışlık) var.” (Sabahattin Ali)

Haberin Devamı

Aylardır süren pandemi ve bize dayattığı yaşam şeklinin hayatımıza kattığı yeni alışkanlıkların geçici olduğunu düşünsek de rahatlık ve konforumuza yönelik tasarlanarak hayatımıza sokulan bazılarının bize yapışıp kalma ihtimali endişe verici. Hastalıktan sakınmak için evimize kapandığımız ilk dönemlerde ihtiyaçlarımızı çoğunlukla telefonla doğrudan sipariş verdiğimiz mahalle esnafından karşılıyor ya da belirli saatlerde kendimiz gidip alıyor, biraz nefesleniyor, işleri azalan esnafa da nefes oluyorduk. Bu durumu kullanmak isteyen başta yemek ve gıda olmak üzere, çevrim içi alışveriş siteleri türedi. Yıllardır sıcak ilişkiler kurduğumuz mahalle esnafıyla aramıza girip, bizi birbirimizden ettiler. Arada sırada mutfağa gidip yemek hazırlıyor, kahve pişiriyorduk. ‘Puan’ dediler, ‘aynı fiyat’ dediler, ‘sen zahmet etme, yeter ki iste’ dediler, ‘emrin olur, hemen geliyor’ dediler. Bizden canlılığımızı, esnaftan da komisyonlarını alıp hayatlarımıza ortak oldular. Kalkıp kahve pişirmeye üşendik. Uyanığız ya! Elimize telefonu aldık, ‘iki kahve’ tıkladık, ayağımız üşüdü odadan çorap almaya gitmedik, yenisini sipariş verdik. Uyanıklığımızla uyuttular bizi. Önce şımardık, sonra tembelleştik. Aramıza girenler kazandı. Biz hem kendimizi hem de mahalle esnafını tükettik. Aramıza kimse girmesin artık. Uyanıklığı bırakalım gerçekten uyanalım.

Aramıza kimse girmesin

AŞK ÇANAĞI (CROI BOWL)

Birkaç yıldır hayatımıza giren tereyağlı nefis kruvasanların kahve ile birlikte oluşturduğu, kokusuyla da içimize işleyen armonisinin mekânıdır, Bülten Sokak’taki ‘Kruvasante’. Ankara’da ilk defa sadece kruvasan servisi yapılan kafe açarak, benim de inanıp savunduğum ‘az ürün, çok lezzet’ akımına da öncülük etmiş oldular sevgili Merve ve Serdar. Yüreklerini koyarak hazırladıkları sıcak ortamın, duygularımızı da ısıttığı sevgiyle girip kruvasan aşkıyla çıktığımız Kruvasante’nin yeni ürünü ‘Croi Bowl (Aşk Çanağı)’ da yaz aşkımız olacak gibi. Özel yaptırdıkları delikli teflon kalıplarla pişirilen çanak şeklindeki kruvasanların içine; gelato dondurma, lotus krema, Belçika çikolatası ve orman meyveleri ile farklı seçenekler hazırlamışlar. Büyük ihtimalle efsaneleşecek bu dondurmalı aşkı tatmaya aşkınızla giderseniz kıskançlık ihtimalini göz ardı etmeyin

Aramıza kimse girmesin

PİZZA’DA KEBAP HAVASI

Sıra dışı lezzetlere meraklı Beytepe köyündeki pizzacı ‘Mozz’ ve işletmeci Güneş Öztürk, son gittiğimde önerdiği ‘kebap’ isimli pizzayla yeniden ezberimi bozdu. Kavurma, sumaklı soğan, tahinli yoğurt, közlenmiş biber ve tabii ki mozzarella peyniri ile şahane bir uyum yakalandığını damağımda kalan lezzetinden anladım. Yaza adım attığımız bu günlerde, müstakil ve sıra dışı binası, keyifli bahçesi iştahı da açan açık mutfağı ve güncellenmiş geleneksel atıştırmalıkları ile Mozz pizza keyiflenmek için gidilecek yerler listesinin başında.

Aramıza kimse girmesin

HAFİFLİĞİN HİSSİ JUNK VEGAN

Vegan yaşam tarzının çoğalmasıyla, vegan yemekler pişiren restoranlar da çoğalıyor. Aslında vegan olmayanların da sağlıklı beslenmek için tercih ettikleri vegan yiyeceklerden sonra hissedilen hafiflik ve tokluk hissi belirli bir süre sonra alışkanlığa dönüşüyor. Beni de içine çeken bu hafiflik hissini, hayvansal ürünlerin vücuda verdiği yorgunluğa tercih eder oldum. Bestekar Sokakta tesadüfen rastladığım ‘Junk’ isimli vegan restoranı vejetaryen bir anneyle, vegan kızı işletiyor. Hem pişirip hem servis ediyorlar. Almanya ve Avrupa’da çokça tercih edilen bitki bazlı peynir, makarna, yeşil soğan ve turşu ile bol kepçe kâsede servis edilen makarna ‘mac&cheese’ isimli vegan yemeği çok sevdim. Başka yiyecek seçenekleri tatmadım ama isimleri de resimleri de iştah kabartıyor. Bestekar’a yolunuz düşerse uğrayın.

Aramıza kimse girmesin

OLMADIK KAHVELER

Tunus Caddesi’nin ortalarında tabelası ilgi çeken bir kahveci var. Herkes gibi benim de ilgimi çekti, içeri girdim. Tezgâhın arkasındaki iki genç kadının hararetli sohbeti sürerken, “olmadık bir zamanda mı geldim” kaygısı yaşamama sebep oldu. Beni görünce güzel tebessüm etmeleri kaygımı uzaklaştırsa da “olmadık kahveyi nasıl isteyeceğim?” ikilemi yaşadım bir an. Neyse ki genç bayanlar önerdi; olmadık kahvenin ismi ‘cottonmouth’ fındık aromalı Kolombiya kahvesi, portakal çiçeği şurubu ve sütle hazırlanan bir kahveymiş. Olmadık bir iş yapıp, aromalı kahve sevmememe rağmen koca bardağı tükettim. Olmadık tasarımcıların, olmadık tasarımlarını da sergileyip satıyorlar. Olmadık zamanda yolunuz düşerse, olmadık bir kahve iyi gider.

Yazarın Tüm Yazıları