Paylaş
Neslihan Özyükseler ile 5 soru 5 cevap
Uzun ve yorucu kıştan çıkıp özlediğiniz sahilde, masmavi denize karşı kahvenizi yudumlarken çok sevdiğiniz bir kitabı okumak gibi, onunla sohbet etmek. Yeni başlangıçlar için umutlandırır, heyecanlandırır, güldürür, düşündürür ve şifalandırır insanı.
1-Nasıl geldin Ankara’ya, zor olmadı mı? Ve daha da önemlisi seviyor musun?
Bunaldığım, hayatın üstüme üstüme geldiği bir dönemdi. Gideceğim buralardan diyordum. Ama New York’a, Paris’e, Londra’ya filan giderim sanıyordum. Kader mozağimde Ankara yazılıymış meğer. Seneka, ‘Kader ona inananları elinden tutar götürür, inanmayanları sürükler götürür’ demiş; ben elinden tuttum kaderin ve şu an buradayım.
Ankara’yı seviyor muyum bilmem ama yeniden başlamayı çok sevdim. ‘Ve daima yeniden başlayabilirim’ gücünü verdi bana bu durum. Sekiz yıl önce geldiğimde tanıdığım bir arkadaşım bile yokken kısa sürede kocaman bir hayatım oldu. Çok içine aldı beni Ankara. Bundan sonra dünyanın neresine gidersem gideyim aynı İstanbul’da olduğu gibi Ankara’da da vazgeçemeyeceklerim var artık.
2-Çok natürel ve sportif bir stilin var. Cool ve çabasız. İçinden mi böyle geliyor?
Nereden baktığına bağlı. Kimisi ‘bakımsız’ diyebilir benim için. Kimisi cool olduğumu düşünebilir. Rahatıma düşkünüm ben, bir de üşengeçim biraz. Makyaj yapmayı, kuaföre gitmeyi sevmem. Tabii eskiden, kurumsal yaşamın ortasındayken böyle değildim. Belki de o yıllara inat şimdi sürekli tayt, eşofman ve şortla dolaşıyorum. Yaşantım da bu minvalde seyrediyor. Uzun yürüyüşler yapıyorum, her gün aynı kahvecide kahve içiyorum, yazıyorum, okuyorum ve oğlumla ilgileniyorum. Bunun dışında sosyal hayatım yok denecek kadar az.
3-En sevdiğin renk dersem?
Benim ruhum mavi sanırım. Bazen durgun olup içime kapanıyorum. O anlarda tek başınalığımı kimse bozmasın istiyorum. Bazen hayata karşı müthiş bir iştah hissediyorum Dalgalıyım anlayacağın, tabii yaptığım iş de bunun yansıması. Beyaz gömleğe gelince, evet çok seviyorum. Bir de giyimde risk almaktan çekiniyorum. O yüzden beyaz, siyah, mavi, pudra tonları benim için ideal oluyor.
4-Şıklık ve stil senin için ne ifade ediyor?
Şıklık ve stil hep aynı potada değerlendiriliyor, bunu çok doğru bulmuyorum. Üst segment mağaza ve markalardan elegan ve pahalı ürünleri doğru eşleştirerek şık olunabilir. Ama stil bu demek değil. Şık bir kadın stil sahibi olmayabilir. Öte yandan rüküş olarak değerlendirdiğimiz birinin aslında kendince bir stili olabilir. Biri tanımlanırken ona bir çok sıfat ekleniyor. Güzel, başarılı, şık, stil sahibi… Bunların hepsi farklı nitelikler. Bu konuda kavram karışıklığı olduğunu düşünüyorum. Benim için şıklık, doğru kombinler yapılarak oluşturulan stillerdir. Stil sahibi olmak ise ruhunun ve yaşam biçiminin giyimine yansımasıyla oluşturulabilir. Örnek vermem gerekirse; elegan ve asil bir giyim şekli benimsemiş kadının evine gittiğinde halısı kirlenmesin diye sana terlik uzatıyorsa... Yaratılmaya çalışılan stil giyim kuşamla sınırlı kalmış, öteye gidememiş demektir.
Kovboy çizmeleriyle tütü etekleri eşleştirdiğinizde ‘Ah ben stil sahibiyim’ diyemezsiniz eğer bunu yaşam tarzınıza entegre edemiyorsanız. Yırtık kot ve deri ceketle kuaförden yeni çıkmış saç örtüşür mü?
Çaylı, börekli, kısırlı günlere katıldığın bir hayat tarzın varsa, sokak modası üzerinde emanet duracaktır. Tabii hepsi benim görüşüm, ‘doğrusu bu’ diyebileceğim hiçbir şey yok.
5-Görmeye bile tahammül edemediğin stil eşleşmeleri var mı?
Buralar tehlikeli sular Aysun! Beş taş ve tek taş yüzüklerin bir arada kullanılmasını hiç beğenmiyorum. Baştan aşağı tek bir üst segment markanın eşleştirilmesini sevmiyorum. Bir de çok desen ve renk karmaşasından hoşlanmıyorum. Yapılı saçları ve frapan makyajı alaturka buluyorum. Tabii bu söylediklerim günümüz için geçerli. Yarın bir bakarız Burcu Esmersoy ya da Derin Mermerci bunları yapmış, bize kabullenmek düşer. Çünkü moda değişken bir iklim. Bugün nefret ettiklerimizi bir sene sonra ikon olarak benimsediğimiz kişilerde görünce fikrimiz değişebiliyor.
ÖĞRENCİLER YARARINA DEFİLE
Türkiye’nin dört bir yanındaki çocukların eşit bir şekilde eğitim alabilmesi amacıyla kurulan Bir Demet Umut Derneği, Türk modasının duayen ismi Vural Gökçaylı’nın ‘Retrospective’ defilesine ev sahipliği yaptı. Fairmont Quasar İstanbul Balo Salonu’nda iş, sanat ve cemiyet hayatından isimlerin katılımıyla gerçekleşen etkinlikte, Bir Demet Umut Derneği’nin birinci kuruluş yıl dönümü de kutlandı. Vural Gökçaylı’nın ‘Geçmişten Günümüze Anadolu Medeniyetleri’ koleksiyonundan izler taşıyan ‘Retrospective’ defilesi, burslu öğrenciler yararına düzenlendi. Gecede Gökçaylı, özel tasarım bir gece elbisesini, açık arttırma ile Bir Umut Derneği yararına bağışladı.
Paylaş