Paylaş
Bunun bir kabus olduğunu ve uyanınca hiç birinin gerçek olmadığını farkedeceğimi umuyorum.
Ankara'da TBMM'de yaşanan başörtüsü olayı, İstanbul'da hafta sonu üniversite sınav sorularının çalınması, İmralı Adası'nda Öcalan davasının başlaması, henüz sonuca bağlanmamış gibi gözüken İstanbul Büyükşehir belediyesinin şirketlerinde yapılan yolsuzluk operasyonu...
Hepsi aynı anda oluyor ve insana sanki sağlı sollu yumruklar indiriyor.
Bu kadar hızlı, bu kadar tuhaf olayı bir arada yaşamak başka hangi millete nasib olmuştur ki?
Gazetecilerden de bu konularda hemen yorumlar yazması, bu yorumların ufuk açıcı olması isteniyor; saçmalarlarsa ya da yüzeysel laflarla yetinirlerse çeşitli suçlamalarla karşı karşıya kalıyorlar.
Açıkça söyleyeyim ki benim bu yukarıda sıraladığım önemli sorunlar hakkında henüz okuyuculara aktaracak önemde bir fikrim yok. Beynim çorba gibi, kafam karmakarışık.
O yüzden bu yazıyı yazmadan önce işimden istifa etmeyi ciddi bir biçimde düşünüyordum. Öyle ya, 2 sütun 31 santim boyutlarındaki bu yeri, herhangi bir fikir beyan etmeyeceksem hangi hakla işgal edebilirim?
Sonra Eyüp Belediye Başkanı'nın kardeşi ile ilgili iddiaları öğrendik. (Bakınız yanda). Bir kapalı otopark ve üzerinde inşaat yapılacak bir arsa etrafında dönen bir dava... Herşey var. Değerli araziler, otopark işletmecileri, belediye başkanının akrabaları, yıkılan inşaatlar, yapılan inşaatlar, bol bol Alman Markı, kurşunlatanlar, kurşunlayanlar ve kurşunlananlar...
Keyfim yerine geldi.
Kendime güvenim arttı.
Kabus sona erdi.
Herşey aşina ve bildik. Değişen bir şey yok. Zenginleşme-iktidar ilişkisi bildiğiniz gibi.
Üstelik, sorular çalındığı, sınav ertelendiği için moralleri bozulan lise son sınıf öğrencilerine yeni ve yararlı bir öneride bulunabilirim:
Bu sınava girmeseniz ya da girip kazanamasanız bile üzülmeyin. Üniversite gerektirmeyen bir sürü ‘‘yükselen meslek’’ vardır hayatta. Bunlardan biri de otopark işletmeciliğidir ki, son zamanlarda bir çeşit mühendislik mertebesine yükselmiştir.
Aklınızın bir köşesinde bulunsun...
Paylaş