Paylaş
Araba Sevdası adındaki ünlü romanın alafrangalığa meraklı, züppe ve gülünç kahramanı Bihruz Bey, öksürür ve çok sevinir. ‘‘Oh oh! Teverrüm ediyorum!'' diye geçirir aklından.
Verem olma ihtimali onu sevindirmiştir, çünkü o zamanlar (geçen yüzyılın sonu) bu hastalık bir ruh inceliği, bir asalet, bir aşk ızdırabı anlamına gelmektedir.
Halbuki verem ne o zaman, ne şimdi, incelikle, asaletle, aşkla ilişkisi olmayan, Dr. Koch'un keşfettiği bir bakterinin yarattığı, kötü, çok kötü bir enfeksiyon hastalığıdır.
Kötülüğü şuradan ki, bu bakteriler (mycobacterium tuberculosis) solunum yoluyla bulaşır. Yani havadan! Bulaşması bu kadar kolaydır.
Verem deyince aklımıza hálá eski günler geliyor. Bu hastalığa neredeyse bir müze eşyası gözüyle bakıyoruz. Yüzyıl başına özgü sefaletin yarattığı sıska, öksürüklü, soluk benizli yoksul kadınlar... Çamlıca'daki Büyükada'daki senatoryumlara kapanan ya da İsviçre dağlarında, Davos'ta yıllar süren tedavilere giden ve orada romanlar, şiirler yazan nazik beyzadeler... Kamu sağlığının çok gözde olduğu yüzyıl başında başarıyla sürdürülen veremle savaş kampanyaları... Verem deyince biz sadece bunları hatırlıyoruz.
Tıp dünyası çoktan beridir bizi bu aymazlıktan çekip çıkarmaya çalışıyor, ama boş yere.
Halbuki bütün dünya uzun bir süredir ciddi bir verem dalgasıyla karşı karşıya. Artık büyük kamu sağlığı kampanyalarının ‘‘modası'' geçti. Antibiyotik devriminin yarattığı mucize havası sona erdi. Mikroplar antibiyotikle savaşmayı öğrendi. Bir zamanlar insanlığı kurtaracak sanılan ve bütün çocuklara vurulan BCG (Bacille Calmette Guerin) aşısı pek işe yaramaz hale geldi.
Veremle savaşın zaferle sonuçlandığı zannedildi.
Ama o bir köşede bekliyor, yeni teknolojilerden yararlanarak silahlanıyordu.
Nüfus artışı, iç göç, işsizlik, insanların içiçe yaşadığı dar mekanlar, onun yeni müttefikleri oldular.
Üstelik başka virüsler çıktı, başka hastalıklar moda oldu ve artık insanlar bu demode mikobakteriyle uğraşacakları yerde kafayı ya HIV ve Ebola gibi yeni virüslere, ya da çeşitli kanserlere ve kalp hastalıklarına taktılar.
Evet, tüberküloz şehrimizde kol geziyor, bulduğunu yere seriyor, çok kolay bulaşıyor, hatta bu nedenle, ona sadece fakir hastalığı diye bakan zenginler de çok aldanıyor.
Paylaş