Paylaş
Aya İrini, gazetede kendi aramızda da bir tartışma başlattı.
Tarihi eserlerin kullanılan varlıklar olarak yaşatılması gerektiğini, zaten ancak böyle yaşayabileceklerini ileri süren bir görüş var. Bu görüşe katılmamanın imkanı yok.
Ancak, her tarihi eserin kullanımı aynı olamaz.
Restorasyon uzmanı mimar Yılmaz Kuyumcu, Umberto Eco'nun tarihi eserlerle ilgili olarak yaptığı bir sınıflandırmadan söz ediyor (sayfa 11). Bu sınıflandırma, bize şunu gösteriyor: Bir tarihi yapının sadece işlevi değil önemli olan; bir de toplum için taşıdığı anlam var. Bu anlam, bazen o kadar güçlü olabilir ki, o binaya biz sadece ‘‘kullanalım, yaşatalım’’ mantığıyla bakamayız.
Aya İrini Kilisesi'ni, otele çevrilmiş bir 19. asır konağıyla bir tutamayız.
Bir eski tapınağı yeniden değerlendirirken, göz önünde tutmamız gereken sayısız faktör var.
Bunlardan biri, benzersiz bir tarihi mirasın taşı toprağıyla korunması.
Ama bir şey daha var: O da binanın taşıdığı anlam.
Çılgın yılbaşı partisinin Aya İrini'de gelip çattığı ve yenildiği şey de bu.
Paylaş