Sessiz azınlığa sesli kutlama

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

Dini bayramlar seçim döneminde önemli bir rol oynuyor.

Bu yıl Kurban Bayramı'nda birçok aday seçmenlere lokum, şeker dağıttı, kurban kesilen yerlere gitti, bayram namazını büyük camilerde kıldı.

Ardından Paskalya geldi. Geçen pazar paskalyayı kutlayan İstanbullu en geniş Hıristiyan cemaat Ermeniler'di.

Geçen seçimlerde görülmeyen bir şey oldu; bütün partiler, Ermeni cemaatinin bayramını kutlamak için birbiriyle yarıştı. Megafonla mahalle aralarında Paskalya'yı kutlayanlar, kilise çıkışında yumurta dağıtanlar...

Belediye meclislerine 15'ten fazla Ermeni aday gösterildi. Onları aday gösteren partiler de geniş bir yelpaze oluşturuyor:

ANAP Adalar, Bakırköy ve Şişli'de, FP İl Genel Meclisi için, DYP Adalar, Bakırköy ve Şişli'de, DSP Bakırköy ve Şişli'de, CHP Bakırköy, Şişli ve Zeytinburnu'nda, ÖDP Bakırköy'de.

Bunlar yalnız benim bildiklerim.

Ama bütün partiler Ermeni seçmenlere özel bir önem vermeye çalışiyor.

Ermeni cemaati de partilerin bu ilgisinden yararlanarak onlara en büyük sorununu iletme imkanı buldu:

Vakıf mallarına el konması sorununu.

Bu meseleyi, artık yavaş yavaş gayrimüslim azınlıklar dışındaki genel kamuoyu da öğrenmeye başladı:

1936'da bütün vakıflardan mallarının listesi istenir. Beyannameler verilir. 1974'de Yargıtay Hukuk Genel Kurulu azınlık vakıflarıyla ilgili olarak inanılmaz bir karar verir:

‘‘1936 Beyannamesinde belirtilmeyen mallar sonradan edinilemez!’’

Böylece azınlık vakıfları 1936'dan sonra sahip olduğu, bir kısmını satın aldığı, büyük bir bölümünü ise kendi cemaatinden kişilerin bağışı ve vasiyetiyle edindiği gayrimenkulleri ‘‘eski sahiplerine’’ geri vermek mecburiyetiyle karşı karşıya kalır.

Hazine ve Vakıflar bu tür binalar, arsalar için tek tek dava açar.

İşte bu davalar sonuçlanıyor, vakıfların 1936'dan sonra edindiği mallar neredeyse bedava olarak ellerinden alınıyor. Çoğu da eski sahip bulunamadığından devletin eline geçiyor.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bu kararı alırken azınlıkları ‘‘Türk olmayan’’, yani ‘‘yabancı’’ diye nitelemiş. Yabancı vakıflar Türkiye'de mal edinemiyor.

Azınlıklar yabancı mı?

Hepsi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, başka bir ülkenin de vatandaşı değiller. Kurdukları vakıflar nasıl ‘‘yabancı’’ olabilir?

İşte bu seçimde bütün partilere anlatılan haksız uygulamanın özü bu.

Partiler ne yapabilir, bilemem. Ama politikacıların ve halkın böyle bir sorun hakkında bilgi sahibi olması bence en önemli adım:

Arkası mutlaka gelir, bu sorun çözülür, diye düşünüyorum.

Yazarın Tüm Yazıları