Paylaş
SERDAR Turgut cuma günü Hürriyet'teki yazısında her zamanki neşeli üslubuyla dalga geçti. Bu defa dalgalarında boğulan Hürriyet İstanbul, Florya Ormanı'nda saldırıya uğrayan genç kadın ve onu kurtaran genç polisti.
Yazı mizahiydi, ama yazarın ciddi eleştirileri vardı. Genç polisle yavaş hareket etmesinden ötürü dalga geçiliyordu; biz ise asıl haberi gizlemekle ve ‘‘Böyle Polis İstiyoruz'' başlığını atmakla eleştiriliyorduk. Genç kadın da okkanın altına gitmişti, ama onun suçu neydi, pek anlayamadım.
Biz o polisle yapılan röportaja ‘‘Böyle Polis İstiyoruz'' başlığını atmıştık. Serdar Turgut da niye böyle polislere ihtiyaç duyduğumuzu anlamadığını yazıyordu.
Düşündüm, haberleri yeniden okudum, muhabir arkadaşımla yeniden konuştum ve sonunda Serdar Turgut'a hak verdim. Biz bu tür polislere hiç ihtiyaç duymuyorduk. Çünkü:
1. Bu polis, şüpheliyi gördüğünde onun suçlu olmayabileceğini de düşünmüştü. O yüzden önce nazik davranmış, olay yerinden uzaklaşmış, sonra yeniden dönmüştü. Oysa hepimiz biliriz ki polis, ilk bakışta şüphelendiği kişinin mutlaka suçlu olduğuna inanmalıdır. Sonradan suçsuz çıkarsa bunun hiç bir önemi yoktur.
2. Polis, aynı ormanda bulunan okulda kendisine öğretilen kurallara biraz fazla kapılmıştı. Okul, Florya Ormanı'nda polislerin ikide bir kendilerini durdurup kimlik sormalarından rahatsız olan çiftlerin şikayetlerini dikkate almış, görevli polislere çiftlere nazik davranmalarını, öyle hemen üstlerine atlamamalarını sıkı sıkı tembih etmişti. Bizim genç polisimiz de bundan fazlasıyla etkilenmişti. Oysa polisliğin okulunun, kurallarının olmadığını, mesleğin sokakta öğrenildiğini bilmesi gerekirdi.
3. Emniyet teşkilatında herkesin görevi bellidir. Tıpkı Hürriyet Gazetesi'ndeki gibi. Mesela Serdar Turgut'un işi haber yapmak değil, haberleri yorumlamaktır. Sabah yürüyüşünde ayağına bir haber dolanırsa onu tekmeleyip uzaklaştırmalıdır. Ama Florya Polis Okulu'nda görevli bu polis, işi Florya Ormanı'nı kollamak olmadığı halde, üstüne vazife olmayan bir işe kalkışmıştı. Oysa polis, eğer olay kendi bölgesinde ve yetki alanında değilse, mağdurlarla ilgilenmemelidir. Bu polis de ‘‘görevim bu değil, zaten maaşım da az'' deyip sabah yürüyüşüne devam etseydi, bugün kimse onunla dalga geçmeyecekti. (Neyse yaşı küçük, zamanla öğrenir!)
4. Bu polis, şüpheliyle başa çıkabilmek için diğer ekiplerden yardım istemişti. Oysa herkes bilir ki, kahraman bir polis şüpheliyi gördüğü anda kaplan gibi atlamalı, adam çok iriyse ensesine kurşunu yapıştırmalıdır.
Serdar Turgut'un bir editör olarak bize yönelik diğer eleştirisine de hak verdim. Biz, asıl haberi gizlemiştik. Asıl haber şuydu: Polis yavaş hareket etmişti. Biz aslında bu röportaja şu başlığı atmalıydık:
Daha önce kurtarabileceği kadını, daha sonra kurtardı!
Şahsi bir not: Şaka bir yana, Serdar Turgut'a teşekkürler. Tabii fırlayan bir tansiyon ve uykusuz bir gece için değil. Hata yapmak ve can yakmak korkusunu hala taşıdığımı bana kanıtladığı ve ciddiye almaktan zaman zaman yorulduğum mesleğimi yeniden düşündürdüğü için.
İki genç insan için de dileğim, bu yazının onları rahatsız edecek son yazı olmasıdır.
Paylaş