Paylaş
HAYATIN kendi kuralları var ve hiçbir yasa bunları bozamıyor.
Her doğanın bir nüfus kağıdı, her ölenin bir ölüm raporu olmasını öngören devlet, bu iş için ayrıntılı bir sistem kurmuş.
Ama başka bir sistem daha var. Arkadaşımız Ayda Kayar'ın bugün manşetten verdiğimiz haberinde, bu paralel sistemin nasıl işlediğini görüyoruz.
İkitelli Ayazma Mevkii'ndeki kaçak çocuk mezarlığından, yetkililerin haberi yok. Ama bu mezarlığa ihtiyaç duyan herkesin haberi var. Şehrin herhangi bir yerinde böyle bir çocuk öldüğünde, ailesi buraya getiriyor.
Bazı bilgilerin halka ulaşması için ne halkla ilişkiler şirketine gerek var, ne internete, ne basına. Haber yeraltı kanallarından ihtiyacı olana ulaşıyor.
Ayda Kayar, yetkililerle görüşünce, onlar mezarlığı ‘‘ıslah etmek'' için harekete geçeceklerini söylemişler. Yani mezarlık arazisi belediye tarafından satın alınacak, burası resmiyet kazanacak.
Elbette bu onların görevi; ama çözümün bu olmadığının herhalde kendileri de farkındadırlar.
Çünkü isimsiz ve kayıtsız çocuklar doğmaya ve ölmeye devam edecek ve bu defa başka bir yerde başka bir kaçak mezarlık büyüyüp gelişecek.
* * *
Vaktiyle Tıp Fakültesi son sınıf öğrencilerine yönelik ‘‘Genç Hekim'' dergisinde çalıştığım sırada, adli tıp yazıları yazan Dr. Levent Ülker'in bir yazısı beni çok etkilemişti. Adli tabibin sık rastladığı vakalardan biri de, bebek otopsileriydi. Burada genç hekimlerin bilmesi gereken bir Türkiye gerçeği vardı:
Türkiye'de gayrimeşru olarak doğan bebeklerin bir bölümü, doğumdan hemen sonra anne ya da annenin ailesi tarafından boğulur. Türk Ceza Kanunu'na göre bu hafif bir cinayettir. Kanun, kişinin, ailesinin şeref ve namusunu korumak amacıyla gayrimeşru doğmuş canlı bir bebeği kasten öldürmesini hoş görmektedir. Çünkü ortada namus ve şeref vardır.
Bir adli tabip için sıradan olan bu bebek cinayetleri, sadece polise yansımış olanlar. Bir de kimsenin haberi olmayan olayları düşünün!
Bu yazıyı okuduğumda kendimi dünyadan habersiz bir aptal gibi hissetmiştim.
Ayda Kayar'ın haberini okuduğumda da aynı şeyleri hissettim. Belki, diye düşündüm, bu mezarlıkta böyle boğulmuş çocuklar bile vardır.
Asıl büyük haberler, nasıl da küçük, ama tantanalı olayların arkasında gizlenip kalıyor.
Paylaş