Şehir efsaneleri

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

ŞEHİR efsanesi deyimi bize ABD'den geldi, yavaş yavaş yayıldı.

Bunun İstanbul için iyi bir örneği Kazlıçeşme'deki dericiler buradan ayrılarak Tuzla'ya gittikleri sırada şehri saran endişeydi:

Deri fabrikalarındaki insan kulağı yiyen dev fareler buradan bütün İstanbul'a yayılacak!

Bu şehir efsanesi yıllarca etkisini sürdürdü, ama olay gerçekleşmedi.

Elbette gerçekleşenler de var. Bunlardan biri de, ne yazık ki, kimsenin inanmadığı deprem uyarılarıydı. 1990'lı yılların başında ‘‘İstanbul'da 100 yılda bir deprem olurmuş, son 100 yıldır deprem olmamış’’ şeklinde başlayan pekçok sohbet hatırlıyorum. O zaman bu efsaneye samimiyetle inanan çok az kişi vardı, bir de bugüne bakın!

Alibeyköy Barajı'ndaki su bakım nedeniyle boşaltılınca, arkasında verimli bir komplo teorisi tarlası bırakmış. Halk arasında dolaşan söylentilerin bini bir paraymış.

Bugün arkadaşımız Süleyman Arat, bu dedikoduları bir haber haline getirdi.

Bunların hepsi de arazi rantına ve gayrimenkul yatırımına ilişkin dedikodular. Hipodrom, hastane, lüks site, hazine avı... Hepsi var.

Sorumlu makamlar istedikleri kadar bunlar doğru değil, sadece barajda bakım yapıyoruz desin, kimse inanmıyor.

Çünkü İstanbul'da herhangi bir yerde manzara aniden değişince, bir yere inşaat perdesi döşenince, kazı yapmak üzere yol kapanınca, bakım yapmak için baraj boşaltılınca, iş makinaları uzaktan gözükünce, insanın beynine hemen şüphe giriyor.

Burunlarımız her yerden ‘‘pis koku’’ almaya alışmış.

İdarecilere karşı güvensizlik ve onlardan her türlü kötülüğün beklenebileceği inancı hepimizin içine sinmiş.

İstanbul toprağı komplo, dedikodu ve efsane zengini.

Yazarın Tüm Yazıları