Padişah mezarında rahat değil

Ayşen GÜR

Yıldız Sarayı en tartışmalı padişah Kızıl Sultan-Ulu Hakan II. Abdülhamid'in meşhur ettiği bir saray. Bu sultanın saltanatında sansür ‘‘Yıldız’’ lafını bile yasaklamış.

Şimdi bu padişah herhalde mezarında pek rahat değildir. Çünkü onun sarayını 44 parça halinde 16 kuruluş arasında paylaştırmışlar.

Kültür Bakanlığı, sarayın yüzde 10'unu elinde bulunduruyor ve bu kısmı da çeşitli vakıf ve derneklere tahsis ediyor. Son olarak bunlara bir Edebiyat Müzesi kurmayı planlayan Yazarlar Sendikası eklendi.

Saray'ın bölümlerinin sanat ve bilim amaçlı araştırmalar yapan ya da küçük müzeler kurmayı hedefleyen kuruluşlara verilmesi güzel de bu kadar parçalanmış bir tarihi eser nasıl korunabilir?

Sahil Yolu'nda tur

ARKADAŞIMIZ Banu Tuna pazar günü Fenerbahçe-Kartal Sahil Yolu'nda geçirdi.

Eskiden bu kıyıda plajlar ve çay bahçeleri vardı; diğer yerleri de yalılar kapatmıştı. Yıllar sonra yapılan dolgu sayesinde deniz kenarının bu kadar uzun bir sahil boyunca halka açılması herkes tarafından alkışlandı.

Ama bu sahil yolu bugün yeterince iyi korunamıyor. Yeşil alanları kullanan insanların bir kısmının anlaşılmaz bir barbarlığa kapıldığını, oturma banklarının tahtalarından çöp kovalarına kadar herşeyi çaldığını, yıktığını, kırdığını, parçaladığını biliyoruz.

Sahil Yolu'nda buna ek olarak bir de yeşil alanları büfeler, çay bahçeleri, lokantalar ve giderek ‘‘tesisler’’ lehine sağından solundan kırpıp küçülten açıkgözler var.

Bunlara herhalde çare bulunamayacak. Hem zaten bu dolgu alan da ilk büyük depremde yok olacak. Yorgan gidecek, kavga bitecek!