Paylaş
Ankara'yı hiç sevmem. Orası bir bürokrasi prensliğidir. Kendisinden daha canlı, daha zengin, daha renkli, daha hareketli şehirlere uzaktan hakim olmaya çalışan dar kafalı bir memur beyliği.
Önceki gün Karayolları Genel Müdürü'nün basın toplantısı bu hakimiyet çabasının bir örneğiydi.
Köprü ve otoyollara zam yapılıyor, İstanbul'da bir tepki oluşuyor. Bu normal, çünkü zamdan en çok etkilenenler, her gün köprüleri kullanmak zorunda olan İstanbullular. Sonunda Karayolları kamuya bir açıklama yapmaya zorlanıyor, ama bu açıklamayı... Ankara'da yapıyor!
Çünkü Karayolları'nın İstanbul'daki temsilcileri susmaya mahkum. Kurum eğitimli, deneyimli sayısız uzmanla dolu olduğu halde, sadece Genel Müdür konuşma hakkına sahip. Çünkü bir ordu hiyerarşisine sahip olan memurlar beyliğinde, ağzını açmak kumandanların ayrıcalığıdır.
Kaldı ki, halka açık olmak, bilgi vermek, bürokrasi prensliklerinde hiç hoş karşılanmaz.
Her neyse, basın toplantısında bir şeyler anlatan Genel Müdür bir de şahane açıklama yapıyor:
‘‘Otomatik Geçiş Sistemi'nde (OGS) abone sayısı 100 bine erişti. Hedefimiz bunu 200 bine çıkarmak. Bunun için Fatih Sultan Mehmet, Boğaziçi Köprüsü, Çamlıca ve Mahmutbey gişelerinde, ayrıca büyük iş merkezlerinde abonelik hizmeti sağlayacak birimler kurulacak. Sistemin tanıtımı için Ziraat Bankası çalışmalar yapacak. Yeni abonelik için doldurulacak bilgi formu son derece basitleştirildi. Ziraat Bankası ATM’lerinden OGS hesabına kredi yüklenmesi ile ilgili olarak Ankara’da deneme çalışmaları başlatıldı...’’
Evet, İstanbul'da uygulanacak bir iş için Ankara'da deneme çalışmaları başlatılmış!
Fatih Sultan Mehmet, Boğaziçi Köprüsü Çamlıca ve Mahmutbey gişelerinden otomatik araba geçişi sağlayacak bir sistemin denemeleri niye Ankara'da yapılıyor, siz anladınız mı? Ben anlamadım.
Esrarengiz bir sebebi olmalı. Şimdi kalkıp Karayolları'na sorsak, cevap vermezler. Kolay mı öyle devletin konuşması, bilgi vermesi!
Ama bu kafayla ne Otomatik Geçiş Sistemi başarıya ulaşır, ne de başka bir Sistem.
Paylaş