Paylaş
Bugün mutluyuz.
Çünkü bir gazete olarak uyarı görevimizi yaptık. Elde edilen sonuçta önemli bir payımız olduğuna inanıyoruz.
Bomonti Ermeni Muhitaryan İlköğretim Okulu'nda anlaşma sağlandı. Okullarına haciz konan çocuklar bu yılı o binada tamamlayacaklar.
Baştan aşağı haksız bir kararın kısmen de olsa düzeltilmesinde Hürriyet muhabirleri Nuran Çakmakçı ve Ersin Kalkan'ın katkısı var. Bir gazeteci için haberinin sonuç vermesi büyük bir mutluluktur.
Ancak, sorun tümüyle halledilmiş değil.
Azınlık vakıflarının 1936 Beyannamesi'nden sonra edindikleri malların yıllar sonra, çok ucuz fiyatlarla eski sahiplerine devredilmesi utanç verici bir uygulamadır.
Mıhitaryan Vakfı bu okul binasını 1958'de 710 bin liraya almıştı.
1998'de yine 710 bin liraya eski sahibine devretmek zorunda kaldı!
Bomonti'deki koskoca bir arazi geçen yıl 710 bin lira eder mi?
Bu nasıl bir soygun?
Bu soygunun takipçisi olacağız.
Yazık kadınlara!
Sevgililer Günü de, Yılbaşı ya da Anneler Günü gibi tüketimi kamçılamakta önemli bir araç haline geldi.
Tüketime fazla bir diyeceğim yok. Günümüz dünyasının temel özelliklerinden biri.
Ama kadınların Sevgililer Günü ve Anneler Günü'ndeki özel rolü beni üzüyor. Öyle güvensizler, sevildikleri konusunda öyle kuşku içindeler ki, sevginin onlara sürekli hediyelerle kanıtlanması gerekiyor.
Bütün sektörler de bu güvensizlikten yararlanıyor.
Siz hiç Sevgililer Günü'nde karısından ya da sevgilisinden hediye almadım diye kızıp üzülen bir erkek gördünüz mü?
Kadınlar! Sevgilmeye layıksınız. Sevildiğinizin sizlere illa maddi bir hediyeyle ispat edilmesi mi gerekiyor?
Paylaş