Paylaş
Okul servislerinde başlıca iki sorun var:
Birincisi, öğrenci taşımacılığının kalitesi.
İkincisi, birer kamu görevlisi, devlet memuru ve eğitimci olan Milli Eğitim personelinin servis ihalelerinde başrolü oynamalarından doğan sakıncalar.
Valilik, öğrenci taşımacılığı hizmetinde ihaleyi, açık eksiltmeyi bir kural haline getirdi ve bunun çok önemli olduğunu öteden beri vurguluyor. Elbette, bir hizmeti verecek kurumun teke tek pazarlık sonucu değil, bir ihale yoluyla saptanması önemli bir adım.
Fakat meselenin özü bu değil.
Üzerinde tartışılan bir başka nokta da, öğrenci taşımacılığı yapacak şirketin hangi odaya bağlı olacağı. Doğrudan servis şoförlerinin üye olduğu esnaf odası mı, yoksa bu şoförleri çalıştıran tur şirketlerinin üye olduğu Ticaret Odası mı?
Ticaret Odası'nın Başkanı Mehmet Yıldırım'la servis şoförleri odasının başkanı Ömer Kotan birbirini sürekli suçluyor.
Ama meselenin özü bu da değil.
Soruları net olarak soralım:
Okul yöneticilerine servis ihalesi almak için rüşvet veriliyor mu, verilmiyor mu?
Eğitimciler esas işlerini ihmal edecek düzeyde zaman ve enerjilerini servis işine veriyor mu vermiyor mu?
Servis ihalesini kazanan şirketler ya da şoförler öğrenci taşımacılığı üzerinde çocuğun anne babasını bile kapsayan bir tekel kurarak velileri ‘‘çocuğunu yalnız ben taşırım'' diye tehdit ediyor mu, etmiyor mu?
Çocukları okula taşıyan araçların güvenliği, şoförlerin güvenilirliği yeterince denetleniyor mu, denetlenmiyor mu?
Bu soruların cevabı, maalesef, ne ihale sisteminde ne de taşımacılık yapanların bağlı olduğu odanın ismindedir.
Şimdi Valiliğin oluşturduğu yeni komisyonun bu sorunlardan bazılarına eğilerek somut çözümler önermesini dileyelim.
Fakat unutmayalım: Türkiye'de yasal düzenin sınırlarında, onunla içiçe yaşayan, çok yaygın bir gayriresmi hayat var. Ve orada trilyonlar uçuşuyor.
Öğrenci taşımacılığı da bu gri alanda yer alıyor.
FAKS: (212) 677 04 21 E-MAIL: agur@hurriyet.com.tr
Paylaş