Paylaş
Geçen yıl 10 öğrenci servis kazasında ölmüş.
Niçin bir servis minibüsü şehir trafiğinde kaza yapsın? Şehirde ölümcül bir kaza yapmak o kadar kolay değil.
Sarhoş bir genç tarafından kullanılan bir Mustang değil ya bu!
Artık servis araçlarına çok kesin standartlar getirilmesi gerekiyor.
Hepsi trafikte derhal ayırdedilecek biçimde, birbirinin aynı, genç ve bakımlı araçlar olmalı. Şoförler mutlaka eğitilmeli ve çok sıkı denetlenmeli.
Minibüs savaşı
Geçen cuma İstanbul trafiği için tarihi denilebilecek bir karar alındı ve minibüsler Fatih Fevzipaşa Caddesi'nden sur dışına çıkarıldı.
Bu kararın başarıya ulaşması için tek bir şart var: İETT'nin minibüs güzergahında doğacak boşluğu kapatması ve yolcuların ihtiyacını karşılaması.
Bu sağlanırsa, kararın geri dönüşü olmaz ve minibüsçülere de yeni koşullara uymaktan başka yapacak iş kalmaz.
Kayıp dere
Kirlenmiş dereden kurtulmanın en kolay yolu, üstünü örtmek. Çöpleri halının altına süpürmek gibi.
İstanbul'da eskiden neredeyse her mahalleden bir dere geçermiş.
Ortaköy'ün ortasından bir derenin gürül gürül aktığını, Ortaköy Camii'nin yanından boğaza ulaştığını, hatta arada sırada celallenip taştığını ve Ortaköy Çarşısı'nı birbirine kattığını, Eser Tutel'in İstanbul Dergisi'ne yazdığı bir yazıdan okudum.
Eski Balmumcu ile bugünkü Levazım Sitesi tarafından gelirmiş bu dere!
Ondan geriye kalan tek iz, Ortaköy'ü baştan başa geçen Dereboyu Caddesi.
Ortaköy Deresi, üstü kapatılarak şehre güya toprak olarak ‘‘kazandırılmış'' sulardan biri.
Bu üstünü kapatma yöntemi artık sakıncalı bulunuyor.
Buna da şükür.
Yoksa, hâlâ kurtarılabilecek derelerin, Kağıthane, Kurbağalıdere, Göksu, Küçüksu ve diğerlerinin akıbeti, Ortaköy Deresi'ne benzeyebilirdi.
Bu suların temizlendiğini, semtlerin içinden aktığını gözlerinizin önüne getirin:
Şimdi ortasından Boğaz geçiyor diye güzel zannettiğimiz İstanbul o zaman bambaşka bir güzelliğe bürünürdü.
Paylaş