Paylaş
Okulun ilk günü her zaman önemlidir. Ama bu yıl tek mesele servis, önlük, okul harcı değil. Okul binası sağlam mı? Bütün ana babaların kafasında bu soru var.
Milli Eğitim, sürekli olarak, İstanbul'daki okul binalarına bakıldığını, 252'sinin hasarlı olduğunu, 20'sinin kullanılmayacağını, diğerlerinin onarıldığını, korkulacak bir şey olmadığını açıklıyor.
Ama veliler tatmin olmuyor.
Bunun üzerine Milli Eğitim Müdürlüğü, okullara kapılarına bina raporunu asmaları talimatını veriyor.
Bu, vatandaşların güveninin ne kadar zedelendiğini gösteriyor. Resmi açıklama onlara yetmiyor. Raporun kendisini görmek istiyorlar. Hem de, ilginçtir, İTÜ raporu istiyor veliler!
Çünkü felaketten sonra insanlarda üniversitelere olan güven arttı, hasar tespiti ve onarımından sorumlu olan Bayındırlık Bakanlığı gibi devlet birimlerine olan güven büsbütün azaldı.
İSKİ'ye de güvenmiştik!
Ben geçen çarşamba İSKİ'ye güvenmiştim. Avrupa yakasına 8-10 Eylül arasında su verilmeyecekti, çünkü Kağıthane tasfiye tesislerinin bağlantı çalışmaları yapılacaktı.
Diyordum ki: Aman bakım onarım ve yatırım yapsınlar da, iki gün susuz kalmaya razıyım!
Ama cuma sabahı bir baktım, su yok! Kendi yazdığımız haberden şüphe ettim. ‘‘Acaba kesinti cuma gününü de kapsıyordu da, biz açıklamayı yanlış anladık, haberi yanlış mı yazdık!’’ diye korktum.
Cumartesi İSKİ bir arıza olduğunu, 30 saat daha su verilemeyeceğini açıklayabildi.
Bu sefer kendime hayret ettim. Niye güvenmiştim ki İSKİ'nin ilk açıklamasına? Bir resmi açıklamaya niye güveniyordum ki?
İçimdeki güvenme ihtiyacı ne kadar fazlaymış...
Bozulan isale hattını tamir etmek bir yana...
Zedelenen güveni nasıl tamir edeceksiniz?
NOT: 7 Eylül günü yazdığım yazıda YTÜ öğretim üyesi Doç. Dr. Fikret Evci'den ‘‘Bakanlığın görevlendirdiği hocalardan biri’’ diye söz etmiştim. Doç. Dr. Evci, kendisinin Bakanlık tarafından görevlendirilmediğini belirtti. Hata bana aittir, özür dilerim.
Paylaş