Paylaş
Kuduz hastalığını köpek zehirleyerek ortadan kaldırabileceğini zanneden zihniyet, yenilmiş vaziyettedir.
Çünkü Türkiye'de yıllardır kuduzla böyle mücadele ediliyor. Hatta yasalar da böyle. Ama sonuç ortada: Kuduz yok olmuş filan değil!
Hayvanları seven, onların da yaşama hakkı olduğuna inananlar var. Bir de hayvandan nefret edenler var.
Bu yazıyı hayvanseverlere değil, hayvansevmezlere hitaben yazıyorum.
Yukarıda söylediğimin, sevmekle, sevmemekle ilgisi yok. Basit bir gerçekten söz ediyorum. Hayvan zehirleyerek kuduz yok edilebilseydi, şimdiye kadar bu işin halledilmiş olması gerekirdi.
Kaldı ki sorun böyle halledilecekse, niye sırf köpekler öldürülüyor? Kedileri, büyük ve küçük baş hayvanları da yok etmeniz gerekir. Çünkü kuduz köpeğin vücudunda kendiliğinden gelişmez. Rabdovirüs denilen bir virüs yaratır bu hastalığı ve bu virüs de diğer hayvanlara vahşi yarasalardan bulaşır.
Bütün sokak köpeklerini ortadan kaldırsanız bile, virüsün atacağı ikinci adımı bilemezsiniz. Bu defa bir bakarsınız, kediler aracılığıyla yayılmaya başlar!
Kedileri öldürürsünüz, bu defa başka taşıyıcı hayvanlardan bulaşır...
Kuduzla mücadelede başka yöntemler öneriliyor. Bunların başında hayvanların sokaktan kurtarılması geliyor. Kısırlaştırma, belli yerlere toplama, aşılama gibi yöntemler var.
Bunların insanların kuduzdan ölebildiği bir kentte bu acil sorunu hemen çözemeyeceğini biliyorum. Çünkü uzun süreli bir yöntem. Halbuki biz Türkler, uzun soluklu işlerden hiç hoşlanmayız. Bizim en uzak ufkumuz altı aydır. Bu ülkede eğer altı ayda kuduzu yok edecek bir yöntem önermezseniz, önerdiğiniz bütün diğer yöntemler hemen çöpe atılacaktır.
Kim uğraşır birkaç yıl sürecek bir projeyle?! Kim destek verir? Bu anlayış yüzünden de hep zaman kaybederiz.
Son bir söz: Eğer kuduzla mücadelede yöntem olarak köpek katliamı benimsenmişse, bu projenin de öyle kısa vadeli olmadığını, yıllar süreceğini hatırlatırım.
Paylaş