Paylaş
Bugünlerde yüksek düzeyde bir devlet memuru olmak çok zor.
Maaşınız gülünç derecede düşük. Ama elinizde büyük yetkiler var.
Dürüst ve vicdanlısınız. Maaşınızın düşüklüğüyle yetkilerinizin büyüklüğü arasındaki uçurum bütün vicdanları rahatsız edecek kadar derin.
Yine de duruma katlanıp yasalara uygun olarak, yani ‘‘olması gerektiği gibi’’ davranıyorsunuz.
Fakat kimse size inanmıyor.
Haklılar da. Maaşınız öyle düşük, yetkileriniz öyle büyük ki! Bundan faydalanmamanız saçma. Direnmek gittikçe anlamsızlaşıyor, gülünçleşiyor.
Bir de mevzuat var. Kağıtta yazılanlar, ‘‘olması gerekenler’’ de öyle saçma, her gün karşılaştığınız sorunların o kadar dışında ki, ‘‘olması gerekene’’ uymak da gittikçe anlamsızlaşıyor.
Bir de politika var. Ne olursanız olun, Ankara'da hükümetin değişmesi sizi doğrudan etkiliyor. Bakalım yöneticisi olduğunuz yerde kimler kimin adamı? Kimin bacanağı şu anda iktidara gelmek üzere olduğu söylenen falanca partinin önde gelen filanca üyesiyle sıkıfıkı? Daha önce falan işini engellediğiniz filan kişi acaba fişmekan partinin iktidara gelmesiyle bunun intikamını alabilir mi?
***
Kağıt üzerinde güya hala devlet parasız eğitim veriyor. Aslında her devlet okulunda şu ya da bu biçimde velilerden para toplanıyor. Milli Eğitim'e bütçeden ayrılan pay reel olarak azalıyor; ama aslında aradaki farkı yine insanlar ödüyor.
Üstelik bu toplanan paraların dağıtımında ciddi aksaklıklar var. Velilerden alınan bağışın bir bölümü bakanlığa, bir bölümü il müdürlüğüne, bir bölümü de söz konusu okula bırakılıyor.
Paralar maaşı çok düşük, yetkileri çok büyük devlet memurlarının avucundan geçiyor.
Vahşi ve adaletsiz bir şekilde dağılıyor.
Bundan pay almayı reddedenler ise hiç bir şey kazanmıyor, toplumun takdirini bile! Çünkü onlar da aynı kuşku ve güvensizlik bulutu içindeler.
Devlet memuru olmak hakikaten çok zor.
Paylaş