Kasımpaşa’da spor

Ayşen GÜR

Alman gazetesi Süddeutsche Zeitung'un muhabiri Wolfgang Koydl, Recep Tayyip Erdoğan'ın kişiliğini araştırırken yolu Kasımpaşa'ya düşmüş.

Alman gazeteci haklı. Çünkü insanın daha çocukken kimliğini belirlemek konusunda Kasımpaşa'yla yarışacak mahalle az bulunur İstanbul'da.

Koydl, yazısında bu mahallenin İstanbul'un sosyal haritasındaki yerini şöyle anlatıyor:

‘‘Kasımpaşa Spor'un sahasının tam ortasında durduğunuzda Beyoğlu'nun beş yıldızlı otellerini ve lüks kafelerini görebilmek için başınızı ensenize değecek kadar yukarı kaldırmak zorundasınız.’’

Eğer Koydl, Kasımpaşa'da sporun nasıl bir geçmişe sahip olduğu bilseydi, bu konuda daha çok mürekkep harcardı.

Kasımpaşa'da iki spor kulübü varmış. Biri Kasımpaşa Terbiye-i Bedeniye, diğeri de Altıntuğ. İki kulüp güçlerini 1921'de birleştiriyorlar.

Öyle sıradan bir kulüp değil bu! Futbol takımı uzun yıllar birinci ligde oynuyor. 1968'de düşmeye başlıyor, sonra bir ara yeniden ikinci lige kadar tırmanıyor.

Sadece futbol mu? Bu kulübü asıl meşhur eden güreş. Efsaneler oradan yetişme. Ahmet Kireççi de, Gazanfer Bilge de.

Fakat bütün bunlar artık geçmişte kaldı. Kasımpaşa deyince kimsenin aklına spor gelmiyor artık.

Böyle şanlı şerefli bir mahalle için üzülecek bir durum!