Paylaş
BİR insanın evinden korkmasından daha korkutucu ne olabilir?
Ama bu korku bizim için sağaltıcı olabilir.
Hepimiz birer inşaat uzmanı kesildik. Öyle ki, bununla alay edenler, dalga geçenler çıkıyor. Haklılar. Çünkü 20 günde inşaat mühendisi olmak mümkün değil.
Ama inşaata duyduğumuz ilgi, sonuçta bazı temel gerçeklerin kafamıza dank etmesini sağlayacaksa, bence hiç eksilmesin, daha iyi!
Bugün birinci sayfamızda bir karikatür yayımlıyoruz. Karikatürün kaynağını maalesef bilmiyoruz. Çizerinden özür dileriz.
Karikatür yeni değil. Türkiye'deki inşaatların halini bir ağaca kurulan salıncakla anlatıyor.
Bu karikatüre baktıktan sonra, 4. sayfamızda çıkan ‘‘Evlerimiz neden yıkıldı?’’ başlıklı yazıyı okuyun.
Karikatürle yazı, biri mizah yöntemiyle, diğeri teknik bilgilerle bize evlerimizin, işyerlerimizin halini anlatıyor.
Bir gerçek daha çıkıyor karşımıza: Bu çürük binalardan HEPİMİZİN sorumlu olduğu gerçeği.
HÜKÜMET VE MECLİS: Doğrudürüst bir imar yasası çıkarmadığı gibi, imar affı çıkarıyor ve belediyelere ‘‘imar ıslahı’’ diye aslında ıslahla ilgisi olmayan bir imkan tanıyor. Kamu binalarının birçoğu da kaçak!
BELEDİYE: Islah ettim diyerek olmadık binaları yasallaştırıyor. İnşaatları denetlemiyor. Kaçak yapılara müdahale etmiyor.
MÜTEAHHİT: Kullanması gereken malzemeden çalıyor.
İNŞAAT MALZEMESİ ÜRETENLER: Standartlara uygun üretim yapmıyor, çalıyor.
MÜHENDİS: Projesinin uygulamasını denetlemiyor.
USTA VE İŞÇİLER: Ya eğitimsizler, ya da yaptıkları işe gereken özeni göstermiyorlar.
MAL SAHİBİ: Daha çok kat izni almak için belediyeleri zorluyor. Zemin kattan daha çok para kazanayım diye galeri, otopark, dükkan yapıyor, zemin katı zayıflatıyor. Manzaramı engelliyor diye kolon kesebiliyor!
KİRACI: Ev tutarken binanın sağlamlığına çok az dikkat ediyor, mal sahibini bu yönde sıkıştırmıyor.
Paylaş