Kapalıçarşı kapalı kutu!

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

Kriz var. Turist gelmiyor. Yandık, bittik, mahvolduk.

Bunların hepsi doğru. Başka birçok yer gibi, Kapalıçarşı için de bu gerçekleri dile getiren çok haber ve röportaj yayımlandı gazetelerde.

Ama mesele sadece kriz, turizmin çöküşü gibi dış koşullar mı?

Hayır değil. Kapalıçarşı esnafı bunu çok iyi biliyor. Şu anda Çarşı'nın içinde bulunduğu darboğaz, onların da kendileriyle hesaplaşmasını sağladı.

Kapalıçarşı, çoktan beridir artık ‘‘gerçek’’ bir yer değil! O, artık turistlerin, hem de İstanbul hakkında önceden hiç fikri olmayan, birkaç günlüğüne gelip geçen, burada sahte bir Şark masalı yaşamaktan başka derdi olmayan en kötü turistlerin hayalinde yaşayan bir sahne dekoru.

Böyle olmamalıydı. Şehrimizin bir parçası olarak kalmayı içine sindirebilseydi, şimdiki krizi daha rahat atlatabilirdi.

Unutmamak gerekir:

Sadece turistler için var olan bir şey, aslında yoktur!

Yaya olmak nedir?

İşte Yaya Hakları Bildirgesi'nin ilk bölümü:

Yayalık, yürüyebilen her insanın doğal ve ortak niteliğidir.

Yürüyemediği için tekerlekli sandalye gibi araçlar kullanmak zorunda olan özürlüler de yaya sayılır.

Bisiklete binmek de, yürümek gibi, insanın kendi fiziki gücüne dayandığı için ‘‘tekerlekli yayalık’’tır.

Bütün yerleşim alanlarında, motorlu taşıtlar tarafından taciz edilmeden, herhangi bir fiziki ve sosyal engelle karşılaşmadan, yaya olarak bir yerden bir yere ulaşmak, gezmek, dolaşmak, yaya haklarının temelini oluşturur.

Yayalık, kimseye zarar vermeyen, çevreyi kirletmeyen, kaynak tüketmeyen, sosyal ilişkileri geliştiren ve insanın kendi sağlığına yararlı bir ulaşım biçimi olduğundan, kent yaşamında göz ardı edilmeyecek bir gereklilik sayılır.

Devamı yarın....

Yazarın Tüm Yazıları