Kamu malına kamu sahip çıkmazsa...

Ayşen GÜR

Arkadaşımız Nilgün Gedikoğlu, bugün, Anadolu yakasındaki sahil yoluyla ilgili okuyucularımızın şikayetlerini dile getiriyor.

Bu şikayetleri kendi aramızda konuşurken, Hürriyet İstanbul'un editörleri neredeyse birbirimize giriyorduk. Tartışma şuydu:

Şehirdeki yeşil alanları yapan, ancak buralara milyarlar döktükten sonra bakımına aynı yatırımı yapmayan belediyeler mi birinci derecede suçlu?

Yoksa bu yeşil alanlara sahip çıkmayan, benimsemeyen, kendi malı gibi değil, ‘devletin malı’ gibi gören ve o yüzden yağmalayan insanlar mı?

Ben, bu yeşil alanlardan (örneğin Anadolu yakasındaki sahil yolu) yararlanan insanlarda görüyorum umudu. Onlar, yürüyüş ve piknik yaptıkları, gezdikleri ve tozdukları, nefes aldıkları ve sevdikleri bu alana sahip çıkmazlarsa, belediyenin korumak için yapacağı şeyler sınırlı kalır, diye düşünüyorum.

‘Kamu malı’ diye bir kavram var. Fakat bu kelime bize yabancı geliyor. Kamu denilen şey, aslında ‘biz’ olduğumuz halde, onu uzaktaki bir varlık, hatta bazen bir düşman gibi düşünüyoruz. Bunda haklı nedenlerimiz de var, ama kamu malına kamu olarak sahip çıkmak için bir şeyler yapmamız da gerekiyor.

Nilgün'e sahil yoluyla ilgili pekçok şikayet geldiğine göre, umutlanmakta haklıyız.