Paylaş
Evin üstüne bir kat daha, iki kat daha çıkmak, çeyrek asırdır İstanbul halkının çok iyi bildiği bir yatırım şekliydi.
Sonra deprem oldu. Birden gördük, anladık. Bir binanın başlangıç projesinde öngörülmeyen bir kat daha sonra tepesine kondurulursa, bütün binayı çökertebiliyordu.
Birden farkettik ki, kaçak kat sadece ahlaki bir sorun (açgözlülük, yasadışılık, yolsuzluk vb.) değildi, bir hayat-memat meselesiydi.
Biz de 17 Ağustos'tan beri kaçak kat konusunda hassas hale geldik.
Daha doğrusu hassas hale geldik zannediyorduk. Fakat görüyoruz ki, depremden hiç korkmayan kahraman Türk erkekleri varmış. Onlardan birisi, kaçak kat yaptığı için kendisini ihbar edenleri dövmüş!
Bu ne korkusuzluk, bu ne pervasızlık!
Öyle olaylar oluyor ki, insana söyleyecek laf da bırakmıyor.
Mısır Apartmanı
İstiklal Caddesi'nde yürürken başınızı kaldırıp bakın: Bütün o yüzyıllık binaların tepelerinde sonradan hemen anlaşılan gecekodu-katlar vardır.
Bunların en kallavisi de Beyoğlu Belediyesi'nin tarihi binasının tepesine kondurulmuş durumdadır.
Bir okurumuz şunları yazıyor:
‘‘İstiklal Caddesi'nde 311 numaralı tarihi bir Mısır Apartmanı var. Hatta apartmanın girişinde M. Akif Ersoy'un bir dönem bu binada yaşadığını belirten küçük bir levha asılı. Binanın üstünde gotik tarzı bir çıkıntı var. Bu çıkıntının gerisinde ise boydan boya iki kat kaçak daire yapılmış. Önden bakıldığında dikkat çekmiyor. Ana yanlardan bakıldığında sırıtıyor. Acaba olası bir depremde yaklaşık yüzyıllık bu binanın temeli, üstteki iki kat kaçağa dayanabilecek mi? Bunda belediyenin sorumluluğu yok mu?’’
Belediyelerin de sorumluluğu var, devletin de sorumluluğu var, vatandaş olarak bizim de sorumluluğumuz var!
Paylaş