Jandarma-polis

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

HER ülkede yasalar toplumların arkasında kalır; ama bizim ülkemizde aradaki uçurum gittikçe artıyor. Çünkü toplum olağanüstü bir hızla değişiyor.

İstanbul'da vaktiyle jandarma bölgesi olarak düzenlenmiş olan bölgeler, uzun süredir artık şehrin içinde kalmış durumda. Buralardaki suç şekilleri de çoktan değişti, artık köy suçları değil kent suçları işleniyor.

Bu yüzden yaşanılan tuhaflıklara bir örnek vermek istiyorum.

Geçen yaz Şile'de her yıl denizde boğulanlarla ilgili bir haber yapmak istediğimizde, ilçenin bir bölümündeki plajların polisin, bir bölümündeki plajların ise jandarmanın yetki alanında olduğunu öğrenmiştik. Ölen insanların toplam sayısını verebilmek için iki ayrı kurumun karakollarına ayrı ayrı başvurup, rakamları toplamıştık!

İşte İstanbul'da ikisi de güvenlikten sorumlu iki kurum bu kadar ince sınırlarla birbirinden ayrılıyor.

Bu durum karşısında ilk anda akla gelen çözüm, jandarmanın artık iyice kentin içinde kalmış bölgeleri polise bırakarak sınırlarını geriye doğru çekmesiydi.

Ama arkadaşımız Şaban Arslan'ın bugün manşetten verdiğimiz haberinden anlaşıldığına göre, tam tersi oldu. Jandarma yerini polise bırakmak yerine, kendi içinde bir değişime giderek yetki alanlarındaki yeni duruma ayak uydurmayı seçti.

Benzer işlerle görevli kurumların sınırlarını çizmek her zaman zordur.

Daha önce de yazmıştım: İstanbullulara bir yurttaşlık bilgisi kursu şart!

Bisiklet yolu otopark olur mu?

DÜN bisikletle ilgili haberimizde, Bakırköy Belediye Başkanı ve Marmara Belediyeler Birliği Başkanı Ahmet Bahadırlı'nın, sadece bisikletlerin trafiğe çıkacağı bir ‘‘otomobilsiz gün’’ düzenlemek için girişimlerde bulunduğunu yazmıştık.

Ataköy'den bir okurumuz arayarak sordu:

Sayın Bahadırlı, bisiklete bu kadar özen gösteriyordu da niçin son iki yılda Ataköy'de 2. etap konutlarda 9-10 mahallelerdeki bisiklet yollarını kaldırarak otopark alanına çevirdi?

Yazarın Tüm Yazıları