Paylaş
Önceki gün üniversitelerin açılış törenleri yapıldı.
İstanbul Üniversitesi'ndeki pek mutantandı. İki ülkenin dışişleri bakanları oradaydı. Güzel, büyük laflar edildi.
Üniversitenin Avcılar'daki Mühendislik Fakültesi öğrencileri ise, binaları hasarlı olduğundan Veterinerlik Fakültesi'nin tek katlı bir binasına sığınmışlardı.
* * *
İTÜ'nün açılış töreninde de Cumhurbaşkanı vardı.
Konuşmasından birkaç cümle:
‘‘7.4 şiddetindeki deprem Avrupa’da olsa, Avrupa’nın yarısı yıkılırdı.’’
‘‘(Tedbir) almazsınız, alamazsınız, o da gene o afetin bir parçasıdır.’’
‘‘Afet dediğiniz hadisede (gelme) deme, (dur) deme, (tekrarlama) demeniz mümkün değil. O zaman ne yapacaksınız, kudreti ilahiye sığınacaksınız. Buyurun yapabileceğiniz şey varsa yapın. Yapabileceğiniz birşey vardı, bunu yapmayın diyen yok ki...’’
* * *
Cumhurbaşkanı bu üniversiteden mezun bir mühendisti. Ama önceki gün onu dinleyen İTÜ hocalarının hepsi ondan küçüktü. Çünkü onun yaşına gelen hocalar çoktan emekli ediliyordu. Dolayısıyla hepsinin büyüğüydü. Saygıyla dinlediler.
Aralarında medyaya ‘‘asıl mesele depremde değil, yapılarda’’ diyenler de vardı. ‘‘Günümüz teknolojisiyle her türlü zeminde şiddetli depremlere dayanıklı bina yapmak mümkündür’’ diyenler de vardı.
Acaba ne düşündüler?
Ben ağlamak istedim. Gece uykum kaçtı.
Cumhurbaşkanı söylemişti: Yapacak bir şey, alınacak tedbir yoktu. Olanlar kulun hatası değil, Allah'ın takdiriydi. Kulda hata aranmayacaktı.
Herşey olduğu gibi devam edecekti.
Evet, Allah'a sığınmaktan başka çaremiz yoktu!
Paylaş