İstanbul’un Anadolu’su

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

İSTANBUL'un Anadolu Yakası, adının çağrıştırdığı gibi, kendini şehrin üvey evladı gibi görüyor.

Anadolu deyince aklımıza genellikle yöneticiler tarafından ihmal edilen, asker ve oy deposu olarak görülen, yoklukların yaşandığı bir belde gelir.

Ülkeyi İstanbul yönetirken böyleydi; başkent Anadolu'nun ortasına taşındı, bir şey değişmedi!

İstanbul'un da kendi Anadolu'su var. Asya Yakası'nı yöneten belediyeler, kendilerinin Avrupa'ya göre ihmal edindiği düşüncesindeler.

Onları bir araya getiren de bu oldu.

Ortak bir sahili, ortak yolları paylaşan bir bölgede belediyelerin bir birlik çatısı altında toplanması doğal. Tabii böyle bir birlik, bir araştırma merkezi olmanın ötesinde bölgeye neler getirebilir, komşu ilçelerin aralarındaki anlaşmazlıkları aşarak ortak projeler ve çözümleri hayata geçirebilir mi? Bu ayrı bir konu.

Ama Anadolu Yakası belediyelerinin bir süredir devam eden işbirliği sonucu ortaya çıkardıkları sorunlar listesi, bu yakanın Avrupa'ya göre ciddi eksikleri olduğunu gösteriyor.

Neler yok Anadolu yakasında?

Bir kongre merkezi yok, bir büyük fuar alanı yok, sokak çocukları için büyük çaplı bir rehabilitasyon merkezi yok, hayvanat bahçesi yok (Avrupa yakasında var mı?!), botanik bahçesi yok, beş yıldızlı bir otel yok. Marmara Üniversitesi dışında bir devlet üniversitesi yok. Merkezi kütüphane yok (Avrupa yakasında kütüphane çok da, ne kadar işe yarıyorlar, ayrı konu).

Olimpiyatlar için İstanbul'da spor yatırımları düşünüldüğünde, kimsenin aklına Anadolu Yakası gelmemiş. Eğer Olimpiyatlar bir gün İstanbul'da olursa, bu bir Avrasya olimpiyatı değil, sadece bir Avrupa olimpiyatı olacak!

Ve hepsinden önemlisi İstanbul'un Anadolu yakasında henüz raylı sistem yok. Projeler hayata geçmiş değil.

Anadolu Yakası çok haksız değil.

Belediye başkanlarının arasındaki işbirliğinin uzun ömürlü ve verimli olmasını diliyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları