Paylaş
İSKİ uzadıkça uzayan su kesintisiyle ilgili çok tuhaf bir açıklama gönderdi. İlk sayfasında eski, susuz, kötü günler hatırlatılıyor. Satır aralarında sanki ‘‘haddinizi bilin ey İstanbullular! Daha dört yıl önce susuzlukta kıvranıyordunuz!'' deniyor. Hepimizi mahveden ve neredeyse bir hafta süren arızaya ise ikinci sayfada bir paragrafta değiniliyor.
Ben iki şeye şaşıyorum:
1. Niye bizim yöneticilerimiz eleştiriye tahammülsüzdür? Niye özür dileyip hatayı düzeltecekleri yerde savunma refleksiyle saldırıya geçerler?
2. Niye halk bir şeyden şikayet edince ona hemen ‘‘halinize şükredin!'' denir? Niye hep daha kötüsü hatırlatılır?
Ayrıca İSKİ istediği kadar kızsın, tepinsin, halk onun bu manasız saldırılarıyla ilgilenmiyor. Su geldi mi, gelmedi mi, ona bakıyor.
Sansüre uğramış bir deprem
BU başlık, Toplumsal Tarih Dergisi'nde yayımlanan bir yazının başlığı. Osman Köker'in kaleme aldığı yazı, 1894 depremini konu alıyor.
Bu deprem hakkında çok şey duymuştuk. Meğer bir de sansür boyutu varmış. Gerçi depremden sonra jeolojik araştırmalar yapılmış. Ama kaç kişi öldü, ne kadar bina yıkıldı, tam olarak bilinmiyormuş.
Felaket haberlerini yansıtan bir gazete kapatılmış, diğer gazetelerde hasar ve can kaybına ilişkin yalanlamalar yer almış.
Bir doğal afet olduğunda neden sansür hemen devreye girer?
Resmi sansürü açıklamak kolay.
Yöneticilerin vicdanı o kadar rahatsızdır ki, doğanın yaptığı tahribatı bile gözlerden saklamak isterler.
Bu tavır çok tipik bir yönetici davranışıdır: Onlara göre bilgi her zaman gizlenmelidir. Bu gizliliğin bir sebebi olması da gerekmez.
Ama ikinci bir sansür daha var ki, o içimizde. Bu sansürü harekete geçiren, kendi ruhsal dayanma gücümüzün sınırları. Sık sık kendimizi ‘‘Artık kötü şeyler duymak, görmek istemiyorum!'' derken buluruz.
İki sansürün de kötü sonuçları var. Birini söyleyeyim: Sansür söylentinin anasıdır.
Dün arkadaşlarımız yeni açılan okullardaydılar. Hepsinde de gördüler ki, veliler resmi açıklamalara KATİYEN inanmamaktadır. Bahçede bekliyorlar, çünkü çocuklarını emanet edemiyorlar. Daha da ilginci, hasar gördüğü için kapatılan bir okulun, aslında başka kötü niyetlerle kapatıldığını bile düşünüyorlar!
Sansüre başvurduğunuzda, artık verdiğiniz doğru bilgiye de kimse inanmaz olur.
Başınızı kuma gömmeyin. Deprem kumda da olur!
(Bu yazı yazıldıktan bir saat sonra artçı deprem oldu.)
Paylaş