İndirim, yalama olunca...

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

İNDİRİM, özellikle de hazır giyim sektöründe büyük bir önem taşır. Ciddi bir iştir; belli tarihlerde yapılır; fiyatlar gerçekten indirilir.

Eskiden İstanbul'da da böyleydi. Ama 1994'ten beri bu uygulamayı yozlaştırdı.

Önce, indirim sezonu ortadan kalktı. Eskiden kış indirimi kışın sonuna doğru, yaz indirimi de yazın sonuna doğru başlardı, doğal olarak!

Ama mağazalar bu sezonu öne çekmeye başladılar. Neredeyse her mevsimde kapısında ‘‘Büyük Ucuzluk’’ tabelası asılı mağazalara rastlamaya başladık.

İkincisi, indirimin oranı da iyice yalama oldu. Örneğin bir mağaza, üç hafta yüzde 15, ondan sonraki iki hafta yüzde 30, sonraki üç hafta yüzde 50 indirim uygulayabiliyor. Fiyatlar taksit taksit indiriliyor.

Bütün bunlar, müşterilerde indirime karşı bir güvensizlik başlattı. Birçok tüketici indirim etiketlerine inanmazlıkla bakıyor: Niye şimdi alayım ki, nasıl olsa birkaç hafta sonra bu fiyatları daha da indirecekler!

Fabrika satış ve seri sonu mağazalarının son bir yılda çoğalmasının ve rağbet görmesinin nedeni bu olsa gerek.

Normal mağazasında indirim uyguladığı zaman müşterinin inanmadığını gören mağaza sahipleri, tamamen indirimli mal satan ve bunu bütün yıl boyunca yapan mağazalar açtılar. Tüketiciler de bunları keşfetti.

Bu mağazalar da indirim uygulaması gibi yalama olmazsa, uzun süre ucuz alışveriş yapmak isteyen İstanbullular tarafından tıklım tıklım dolar.

Kaldırım, indirim olunca

İNDİRİM deyince, aklıma ister istemez kaldırım geliyor. Çünkü, şehrin birçok yerinde kaldırım yerine indirim demek daha doğru.

Örnek olarak, Teşvikiye'den Beşiktaş'a inen vadiyi gösterebilirim. Burada kaldırımlar dükkan sahipleri tarafından öyle bir işgal altına alınmış ki... Belediyeye işgaliyesini ödeyen herkes, mağazasının önündeki kaldırımı kazmış, önünü genişletmiş. Bazı yerlerde kaldırımda yürüyen yayalar mağazanın önüne geldiklerinde bir merdivenden iniyor, vitrine baktıktan sonra yeniden bir merdivenden çıkıp yoluna devam ediyor.

Mağaza sahipleri, belediyeye işgaliye ödeyince, önlerindeki kaldırımın kendi mülkleri haline geldiğini zannediyorlar.

Oysa kaldırım, yayalarındır ve kimse tarafından kazılamaz.

Ödenilen işgaliye de bir kira değil, bir cezadır!

Yazarın Tüm Yazıları