Paylaş
Biz İstanbullular uyumuyoruz. Uyuyamıyoruz. Gece artçı depremler yüzünden tetikteyiz. Yalova'da, İzmit'te, Gölcük'te, Adapazarı'nda, Derince'de, Değirmendere'de ve bölgemizdeki daha birçok irili ufaklı yerdeki insanları düşündükçe uykuya dalmamız zaten mümkün değil.
Soğukkanlıyız.
Ama öfkeliyiz. Hem de çok öfkeliyiz.
Bu felaketin sorumlularını arıyoruz.
‘‘Sistem suçlu’’ lafı, doğru olduğu halde, bizi daha da kızdırıyor.
Sistem, deprem gibi bir doğa hadisesi değildir. Sistemi insanlar kurar. O sistemin şemsiyesi altındaki faillerin tek tek, isim isim, gerçek insanlar olarak ortaya çıkmasını ve cezalandırılmasını istiyoruz.
Sorumluluğu başkalarına atma telaşı başladı, farkındayız.
Ama galiba bu defa gözümüzü boyayamak her zamankinden daha zor.
Bugün Savaş Özbey'in 4'üncü sayfada yayınladığımız haberine bakın. Küçükçekmece ilçesinde yıkılan, enkazında bir sürü insanın öldüğü üç binadan söz ediyor.
Üçü de kaçak olarak yapılmış.
Üçü de 1985'te İmar Affı'ndan yararlanmış.
Özellikle içlerinden birinin hikayesi bu affın nasıl çalıştığını açıkça gösteriyor. İmar Affı'na göre, kaçak yapılmış binalar, ruhsat alabilmek yani yasal hale gelebilmek için ‘‘yeminli bürolar’’a binalarını denetlettirmek zorunda. Hepsi bu. Celal Yakup Çebioğlu, yaptığı kaçak binayı kendisiyle aynı soyadı taşıyan Hüseyin Yakup Çebioğlu'nun bürosuna denetletiyor. ‘‘Burası oturmaya pek uygundur’’ raporunu alıyor. Oluyor, bitiyor. Bina yasal hale geliyor.
Bu bina geçen hafta pazartesiyi salıya bağlayan gece içindekilerle birlikte yok oldu.
Unutmayın, hatırlayın.
Cinayet zinciri çok yukarılara, İmar Affı'nı çıkaranlara kadar gidiyor.
Katillerinizi tanıyın.
Onları siz seçmiştiniz!
Paylaş