Paylaş
EV insan için en büyük sığınak. Sadece doğaya karşı korunmak için değil, zaman zaman da insanlardan, toplumdan korunmak, kafayı, ruhu dinlemek ve yaraları sarmak için sığındığımız yer.
Dolayısıyla, ‘‘acaba evim tepeme yıkılır mı?’’ korkusuyla yaşamak, mümkün değil.
Depremden sonra, insanlar bu şüpheyi yenmek için iki yol seçtiler. Birinci grup, depremi unutmayı, gelecekteki muhtemel bir tehlikeyi yok saymayı seçti. Çoğunlukta olan bu insanlar, unutarak yaşamayı öyle bir hırsla istiyor ki, evlerindeki çatlakları bile görmemezlikten geliyor.
Azınlıkta olan ikinci grup ise, evi sapasağlam gözükse bile emin olmak istiyor.
Vali'nin ‘‘İstanbul'da 2 milyon 800 bin konut var. Bunların hepsinin depreme dayanıklılığını bizim (yani devletin) ölçmesi mümkün değil. Vatandaşlar kendi ellerinden geleni yapacaklar’’ şeklindeki sözleri, insanların bu iki gruptan birine girmelerine yol açtı.
İş başa düştüğünde ne yapabiliriz?
Bu konuda uzman bir şirket ya da kuruma başvurarak evimizin sağlamlığını kontrol ettirebilir, bir tadilat ya da takviye gerekirse yaptırabiliriz.
Evimizi yok sayarak, kendimize yeni bir ev arayabiliriz. Nitekim, bugün Necla Bayraktar'ın manşetten verdiğimiz haberinde tek ya da iki katlı hazır evlere olan talebin patladığını okuyabilirsiniz.
İki yolu da seçenler var. Ama bunlar azınlıkta. Bir kere, bunun için de elde para olması lazım. Çoğunluğun, sırf ekonomik nedenlerle böyle bir çabaya girişememesi normal.
Ama elinde parası olanlar bile unutmayı, görmemeyi seçiyor!
Örneğin, 150-200 milyar liraya daire almış bir insanın, Deprem Vakfı'nın böyle bir araştırma için talep ettiği 2 bin doları aşırı bularak çatlaklı ve pahalı dairesinde oturmaya devam ettiğini görebiliyoruz.
Bunu anlamak mümkün değil.
Fakat, iki önemli sorun daha var. Birincisi, hisseli apartmanlarda daire sahiplerinin böyle bir araştırma için aralarında anlaşamamaları. Bu tür apartman kavgaları çok.
İkincisi, insanların, bu tür bir bina dayanıklılığı araştırmasını yapacak şirketlere güven duymaması.
Belki gazetelere manşet olmuyor ama, İstanbul bu sorunu yaşıyor.
Paylaş