Paylaş
Bundan altı ay önce toplum olarak adalet istiyorduk.
Bu binaları kim yaptı, nasıl böyle yaptı, cezasız mı kalacaklar, diyorduk.
Her zaman olduğu gibi birileri de bize suçlunun sistem olduğunu, müteahhitlerin ve inşaatçıların günah keçisi olduğunu söylüyordu. Bu güzel lafların tercümesi şuydu: Herkes suçlu, eh, herkese ceza verilemeyeceğine göre, bu zavallı müteahhitlerle inşaatçıları rahat bırakalım.
Birileri de diyordu ki: Suç şahsidir. Sistem ne olursa olsun, eksik malzemeyle yapılmış bir binanın teknik sorumluları suçludur ve cezalandırılmalıdır.
Bunun ne boş bir tartışma olduğunu, o zamanlar farketmemişiz.
Ama bugün şunu söyleyebiliriz:
Müteahhitlere acıyanların merhametine yazık olur. Zaten onların ya da diğer teknik sorumluların cezalandırılacağı filan yok!
Ayten Görgün, depremden altı ay sonra, ölen 206 insan için adalet mekanizmasının ne yaptığını araştırdı.
Avcılar Belediyesi ile Küçükçekmece Adliyesi arasında koşturdu.
Katları indi, çıktı.
Depremden hasar görmüş, loş ışıklı, bakımsız bir Adliye binasında, herşeye rağmen çalışan savcılarla, memurlarla konuştu.
Ölüler bu Adliye binasında dosyaların arasına sıkışmış sayısız evrak arasında kuru birer isimden ibaret kalmıştı.
Zaten, yasa onların ölümünü büyük bir suç olarak kabul etmiyordu.
Ayten Küçükçekmece Adliyesi'nden döndüğünde, ölen ölmüş, yapılacak bir şey yok, dedi.
Bunu içinize sindirebiliyor musunuz?
Paylaş