Hangi Roma'yı seçeceğiz?

Tuğrul ŞAVKAY
Haberin Devamı

DİKTATÖR özlemi diye bir duygu vardır. Türkiye'de çok rastlanır buna. Nedeni, diktatörün kimseye bir şey sormadan, hiç zaman harcamadan bir işi hemen yapıvermesidir.

O anda kimse bu davranışın sakıncalarını farketmez. İskender çözülmeyen düğümü kılıcıyla kesip atar, ama ip de bir daha kullanılmaz hale gelir.

İşte size iki diktatör hikayesi:

1840'larda Rusya'da Moskova ile St. Petersburg'u birbirine bağlayacak ilk demiryolu hattı inşa edilecekmiş. Ama güzergah tespiti çok uzun sürmüş. Sonunda Çar I. Nikolay kızmış.

Ama Haşmetmeab, demişler, iki kent arasında birçok köy, kasaba var. Hattı aralarından dolaştırmaya çalışıyoruz.

Çar, haritayı getirtmiş. Kalemiyle iki şehri birbirine bağlayan düz bir çizgi çekmiş: İşte hat! demiş. İki nokta arasındaki en kısa mesafe düz bir çizgidir! Tren en kısa mesafede hareket edecek!

Moskova-St. Petersburg tren yolu dümdüzmüş bu yüzden. Arada yıkılan köyler, kasabalar, kentler yok olmuş.

İkinci öykü, 1920'lerde Roma'dan. Roma İmparatorluğu'na hastalıklı bir hayranlık besleyen Diktatör Mussolini, Rönesans’tan kalma küçük evlerden oluşan bir mahallenin yıktırılması emrini vermiş. Çünkü mahallenin altında Roma kalıntılarının var olduğu sanılmaktaymış.

Aman Duce, demişler, bu mahalle Rönesans'tan kalma saray dışındaki tek ev örneklerinden oluşuyor, yıkmayalım!

Ama Diktatör, Roma'yı Rönesans'tan daha çok seviyormuş. Mahalle hemen yıkılmış, altından kalıntılar çıkmış.

Rönesans'tan kalma sıradan insanların oturduğu evler yok olup gitmiş.

İşte metronun bir an önce, başka hiçbir kaygı gözetmeksizin yapılmasını, bence bir diktatör kararını, bir İskender kılıcını özler gibi özlüyoruz.

Bazı uzmanlar, bize Roma metrosunu hatırlatıyorlar. Ben de bu metroyu Fellini' nin Roma filminden hatırlıyorum. Metronun ilk hattı 1955'te açıldığı halde, 1971'de yapılan bu filmde, hálá süren metro çalışmasına yer veriliyordu. Mühendisler, kazdıkları yeraltı tünelinde karşılarına çıkan freskleri gösteriyorlardı.

İşte bu kalıntılar yüzünden Roma'daki metro hattı birçok kere değiştirilmişti.

Eski İstanbul'da yapılacak metro bizi bir seçimle karşı karşıya bırakıyor:

Mussolini sonrası Roma gibi gecikmeyi kabul edebilir miyiz?

Yoksa İskender'in düğüm çözme yöntemini mi benimseyeceğiz?

Yazarın Tüm Yazıları