Hammam'a yeni yer

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

GEÇEN hafta, yazlık sinemasını görmek için Bahçeşehir'e gittim.

Bahçeşehir bir site olarak kurulup sonra belediye oldu. Kendi sineması, koleji, üniversitesi, gölü, lokantaları, pastaneleri, hastanesi, özel ordusu, gümrüğü, sınır kapıları filan var.

Bu ülkeden içeri girip yanyana, çeşit çeşit apartman, gökdelen ve sosyal villa yumağının içinden geçtiğimde, karşı tepelerdeki II. Dünya Savaşı sonrası Berlin'i hatırlatan yarım kalmış inşaat yığınına baktığımda, özellikle de bütün bu betonların en önemli manzarası olan ortadaki çukura indiğimde bir tuhaf duyguya kapıldım.

Ortadaki çukurda göl, ördek, küçük bir Ortaçağ kulesi filan var.

Herhalde ‘‘bahçe'' burası olsa gerek.

Burası bir film platosuna benziyor. Sahici değil. O yüzden çok pahalı.

Bu yüksek fiyatların nedeni sivrisinekler olamaz herhalde değil mi?

Çünkü bütün gece, Bahçeşehir'in rahatsız koltuklu yazlık sinemasında sivrisinekler her tarafımı ısırdı, yedi, bitirdi.

Sivrisinekler sahiciydi.

Bence site yönetiminin, pardon belediyenin, o göldeki sahici suyu boşaltması, en son teknolojiden yararlanarak bir göz aldatmacasıyla göle benzetmesi, böylece siteyi, pardon beldeyi sivrisineklerden kurtarması iyi olur.

* * *

Bizde şimdi padişah mekanlarına karşı büyük merak var. Bir saray ya da kasır, orada yemek yiyen insana aristokrat havası veriyor herhalde...

Versin, bir itirazım yok.

İtirazım, işletmecinin tarihi esere uyum sağlamaya çalışacağı yerde, tarihi eseri kendisine uydurmaya çalışması.

Ne yapalım, Sepetçiler Kasrı'nı yapan atalarımız ileriyi hiç görememiş.

Ahmet Çetinsaya'nın Eminönü Belediye Başkanı olacağını, buranın onun vakfına dahil edileceğini, ama sonradan Çetinsaya'nın seçimi kaybedeceğini, vakfın kasrı Celal Çapa'ya kiralayacağını, buranın adının ‘‘Hammam'' olacağını hiç düşünmemişler.

Ama o da Bahçeşehir dururken niye Sepetçiler Kasrı'na ‘‘Hammam'' açıyor ki?

Yazarın Tüm Yazıları