Eskiden herşey ne güzeldi...

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

Tarih Vakfı'nın yayınladığı Toplumsal Tarih Dergisi'nin son sayısında, Dr. Hakkı Uyar'ın bir yazısı var: Tek Parti Döneminde Seçimler.

Okuyunca insan ‘‘eskiden işler ne basit, ne güzelmiş!’’ diyor.

Malum, zaten tek parti var. Niye seçim yapılsın? diyeceksiniz. Hayır, seçim illa ki yapılıyor. 1927, 1931, 1935, 1939 ve 1943'te.

Tek Parti var ama, seçimler iki dereceli. Halka ‘‘birinci seçmen’’ deniyor. Bunlar ‘‘ikinci seçmenleri’’ seçiyor. İkinci seçmenler de milletvekillerini seçiyor.

Tek Parti'nin başındaki bir üçlü (parti genel başkanı, başkan vekili ve genel sekreterinden oluşan Umumi Riyaset Heyeti) milletvekili adaylarını belirliyor.

Tek Parti'nin il ve ilçe teşkilatları da halkın seçeceği ikinci seçmenleri belirliyor.

İkinci seçmenler tabii ki Tek Parti'nin üyeleri oluyor.

Bunlar ister istemez Tek Parti'li adayları oybirliğiyle seçiyorlar.

Velhasıl, her şey tıkır tıkır işliyor.

Yalnız bir güçlük var. Bazen Parti, milletvekili adaylarını seçmekte zorlanıyor. Parti'nin amacı, parlamentoyu sosyal yelpazeyi yansıtacak çeşitli köken ve nitelikte milletvekilleriyle doldurmak. Hangi yörede hangi meslek daha gelişmişse, o meslekten adaylar tercih ediliyor.

Mesela 1931 seçimlerinden önce Konya'dan bir köylü milletvekili gerektiğine karar veriliyor. Tek Parti Genel Sekreteri, Fahrettin Altay'a şöyle bir yazı gönderiyor:

‘‘Gayet aceledir.

İzmir'de 2. Ordu Müfettişi 1. Ferik Fahrettin Paşa Hazretlerine,

Konya'dan bir çiftçi mebus yapmak kararındayız. Namzette arzu edilen evsafın (niteliklerin) esaslarını aşağıda yazıyorum:

Namzet MÜTEGALLİBE (toprak ağası) olmamalı ve kimsenin ADAMI bulunmamalı, az çok arazi ve çift çubuk sahibi olmalıdır.

Namzet mebus seçildikten sonra da çiftçi kalacaktır.

Behemehal milliyetperver olacak, BEYNELMİLEL HER CERYANA ALEYHTAR bulunacak.

Cumhuriyet Halk Fırkası'na ve O'nun bütün prensiplerine, akidelerine, hareketlerine tam sadakat sahibi olacak.

Konuşkan, zeki, aklıselim sahibi olacak.

Milli Mücadele'de bir lekesi olmayacak.

Hiç olmazsa (partimize) muarız (muhalif) bulunmamış olmalı, fırkaya kaydı yoksa derhal yaptırılmalıdır...’’

Belediye seçimlerine gelince, öyle bir şey yoktu zaten. Vali, aynı zamanda Belediye Başkanı'ydı.

Her şey ne basit, ne güzeldi! O sırada gazetecilik yapmak da kolaydı; seçmen olmak da.

Yazarın Tüm Yazıları