Emlak piyasası olağanüstü bir dönemde

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

Şu anda gayrimenkul piyasasında olup bitenler tek kelimeyle olağanüstü.

İstanbul'un son 20 yılında oluşmuş bütün eğilimler, kelimenin tam anlamıyla ters yüz oldu. Hem de üç ay gibi kısa bir zamanda.

Çünkü emlak piyasasına daha önce var olmayan bir bileşen eklendi: Evin bulunduğu yerin muhtemel bir deprem açısından konumu ve özellikleri.

Bugüne kadar önem taşıyan diğer bileşenler, yani hava temizliği, ulaşım kolaylığı, sosyal statü, manzara gibi özellikler birdenbire ikinci plana atıldı. Hatta, avantaj olan bir özellik (evin Marmara Denizi'ni görmesi) dezavantaj haline geldi!

İşin tuhaf tarafı, bu yeni faktör, daha önce de vardı. İstanbul bir günde deprem bölgesi haline gelmedi. Marmara Denizi'nde bir deprem olasılığı her zaman vardı. Ama bu, emlak piyasasını hiç ilgilendirmiyordu.

Şimdi artık ilgilendiriyor. Doğa kendini topluma hatırlattı ve serbest piyasa topluma boyun eğdi.

Böyle olağanüstü bir dönemde ev satışları durur. Nitekim şu anda İstanbul'da yaşanan da bu. Kimse ev almıyor, kimse de fiyatı birdenbire düşen evini satmayı göze alamıyor. Ancak sağlam evler açısından kiralarda büyük bir artış var.

Bütün bu gelişmeler çok doğal. Burada insanlara haksızlık gibi gelen, herkes deprem konusunda aynı ölçüde aymaz ve cahil olduğu halde, sadece bazı bölgelerde emlak piyasasının çökmesi. Öyle ya, mesela Sarıyer'de villa yaptıranlar ya da Ulus'da lüks apartman dairesi alanlar, bunu zemini iyi ve olası bir deprem odağına daha uzak diye mi yapmışlardı? Yeşilköy ya da Suadiye'de aynı yatırımı yapanlardan ne farkları vardı?

Her iki kesim de aynı ölçüde ilgisizdiler deprem riskine.

Ama işte toplumsal cehaletin böyle bedelleri de var.

Yazarın Tüm Yazıları