Diyarbakır’da bir trafik cinayeti

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

Ben günlerdir aptal aptal ‘‘Yaya Hakları Bildirgesi’’ni yazıyorum. O sırada Diyarbakır'da olup biten bir olayı duyuyorum. Birden kendime geliyorum: Ben hangi ülkede yaşıyorum?

Türkiye'de henüz yaya öldürmek suç bile sayılmıyor! İşte olay:

Genç bir adam yanına üç genç kız alıyor, arabayla gezmeye çıkıyor. Maksadı kızlara hava atmak. Arabayı süratle kullanıp numaralar yapıyor. Yol kenarından bisikletle giden iki çocuk görüyorlar. Genç adam kızlara ‘‘Bakın ben şimdi bunlara vururum’’ diyor, iki çocuğa çarpıp öldürüyor.

Üç kız karakolda durumu anlatıyorlar. Savcı da genç sürücü hakkında ‘‘kasten adam öldürmek’’ten 24 yıl ağır hapis istemiyle dava açıyor.

Şimdi mahkemede üç tanık genç kadından ikisi ifadelerini değiştirmişler. ‘‘Bisikletli çocuklara yanlışlıkla çarptı’’ diyorlarmış.

Üçüncü tanık da ifadesini değiştirirse adam birkaç ay içinde hapisten çıkacak! Çünkü işlediği cinayet, kasten cinayet değil, ‘‘trafik kusuru’’ sayılacak!

Bu ülkede ‘‘yaya hakkı’’ndan bahsetmek gülünç değil mi?

Ama ben yine de Yaya Hakları Bildirgesi'nin yaya bölgeleriyle ilgili bölümünü yayımlamakta ısrar ediyorum:

Kent merkezleri yayalarındır

Genel kural olarak kent merkezleri yaya bölgeleridir.

Kent yaşamının odağı olan kent meydanlarında yayalığın sınırlandırılması kabul edilemez.

Konut bölgesi olan mahallelerin sokaklarında motorlu taşıt trafiği kısıtlandırılır.

Yaya bölgelerinin bütün kent merkezlerini kapsayacak şekilde genişletilmesi ve toplu taşıma araçları dışında bütün motorlu taşıtlardan arındırılması, kent planlamasının genel ve değişmez hedefidir.

Yayalara ayrılmış bölgelere, acil müdahale gerektiren durumlarda kamu hizmeti gören araçlar dışında hiç bir motorlu taşıt kesinlikle giremez.

Yazarın Tüm Yazıları