Paylaş
Umarım yöneticilerimiz öfkemizi aceleci, kolay, geçici, göz boyayıcı birtakım kararlar çıkararak yatıştırmaya çalışmıyorlardır.
Eğlence yerlerinde müziğin kestirilmesi gibi. İyi güzel de, bu müthiş cesur (!) karar Adapazarı'ndaki insanların yağmurdan kaçmak için çadır bulamayıp enkaz altına sığındığı gerçeğini unutturabilir mi?!
Yedi ilde ruhsat verme yetkisinin belediyelerden alınması gibi. İyi güzel de, imar affı ilan ederek, belediyelere ‘‘imar ıslahı’’ yapma yetkisi vererek, sakat binaları teşvik eden kanunlar çıkaran, kaçak yapı konusunda belediyelerle kucak kucağa çalışan hükümetlerin ve meclislerin elinden yetkileri kim alacak?!
Acaba hükümet ve meclis, iş bitiricilik hastalığını, bilim adamlarını felaket tellallığı ve gericilikle suçlama alışkanlığını, kendisini de besleyen bu tehlikeli yolsuzluk ve yasadışılık sistemini yıkacak cesareti ve feraseti gösterebilecek mi?
Bir şeyler öğrenecek mi? Kriz anında ne yapılır, böyle bir felaketin ardından adım adım hangi sorunlar gelir, onlarla nasıl mücadele edilir, bunlara bakıp hiç değilse bundan sonrası için hazırlık yapabilecek mi?
Yaralarımızı sararken bu soruları gözden kaçırmayalım.
Hem bütün suçlulardan hesap sorulmasını sağlayalım, hem gözümüzü boyamalarına izin vermeyelim, hem de bundan sonra kendi canımız için yöneticilerimizi sonuna kadar zorlayalım.
Bize gelince...
Yolsuzluk bir ahlak sorunu değilmiş meğer!
Bir hayat-memat meselesi, bir can sorunuymuş!
Öğrendik mi?!
Ayıp değil, istifa etsin
BİR okurumuz Sağlık Bakanı'na sesleniyor:
‘‘Kartal Devlet Hastanesi'nde böbreklerinden rahatsız bir hastam vardı. Tedavisi sürüyordu. 'Bu servise depremzedeler gelecek, hastanızı eve götürün' dediler. Söyleyecek bir şeyim yok tabii. Enkaz altında uzun süre kaldıkları için böbreklerinden rahatsızlanan depremzedelere öncelik verilmesini anlıyorum. Ama deprem böyle sonuçlar doğururken, 'doktora ihtiyacımız yok' diyen Sağlık Bakanı'nı anlamıyorum. Ayıp değil, istifa etsin. Rutin işlerin yapıldığı bir başka bakanlık ona verilsin. Sağlık Bakanlığı'na da krizi yönetmesini bilen feraset sahibi biri getirilsin.’’
İşte deprem gibi bir doğal afet, ardından ilk anda kestirilmeyecek birçok sorunu getiriyor. Depremzedelere bakabilecek sayıda hekimi bulmak çok zor olmayabilir, ama bu hekimler bulunduktan sonra ‘‘doktora ihtiyacımız yok’’ diyemezsiniz, çünkü deprem oldu diye diğer insanlar birden iyileşmiyor! Kaldı ki, deprem bölgelerinde deprem dışı hastalıklar da (kalp, şeker, yüksek tansiyon) yok olmuyor. Her tür uzmana ihtiyaç var.
Sağlık Bakanlığı'nın, sanki normal zamanda hizmetleri pek güzel ve yeterliymiş gibi, deprem anında hiçbir şeye ihtiyaç duymadığını söylemesi kadar abes bir şey yok.
Paylaş