Paylaş
İstanbul Şehir Plancıları Odası en son 1995'de düzenlenen bina cetvellerini temel alarak bir hesap yapmış. Şu anda İstanbul'daki bina sayısının 2 milyon olduğu varsayılıyor. Ruhsat alan binalara bakıyorlar: İnşaatına ruhsatlı başlanan ya da sonradan ruhsat alınan 800 bin bina var. Yani İstanbul'daki binaların yüzde 65'i kaçak!
Ruhsatın anlamı ne o zaman?
***
Milliyet Gazetesi Tüketici Köşesi ile Sabancı Üniversitesi'nin ortaklaşa düzenlediği Trafik Arama Konferansı'nda herkes trafik polisinin rüşvet aldığından şikayet ediyor. Konferansa katılan Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Şevket Ayaz ‘‘Allah aşkına bu rüşveti kim veriyor?’’ diye soruyor. Sosyal bilimci Prof. Dr. Yılmaz Esmer ise şöyle diyor: ‘‘Memlekette 5 kişi rüşvet alsa, ben de buna rüşvet derim. Ama çok geniş bir kesim rüşvet alıyor ve veriyorsa, bunun adı o zaman rüşvet olmaz, gelir bölüşümü olur.’’
Trafik cezasının anlamı ne o zaman?
***
Cumhurbaşkanı önceki gün okul bağışlayanlara şilt verdi. Şilt verilenler arasında Korkmaz Yiğit ve Sibel Can da vardı. Hiç şaşırmadık. Daha tuhaflarına alışkındık. Hakkında davalar açılmış milletvekillerinin düğünlerine devlet protokolünün eksiksiz katıldığını da görmüştük.
Çetelere karıştığı ileri sürülen, hakkında soruşturma ve dava açılan, hatta tutuklu olan insanlar, bu soruşturmalar, davalar ve mahkumiyetler sürerken, Cumhurbaşkanı'ndan şilt alıyor.
Davaların anlamı ne o zaman?
***
Bu örnekler edebiyatta kökeni Kutsal Kitaplara kadar dayanan ve sık sık kullanılan bir kara mizah temasını hatırlatıyor: Bir ülkede çoğunluğun deli, azınlığın da aklı başında olduğunu düşünün.
Delilik sıradışı bir özellik olduğuna göre, o ülkede aklı başında olanlara deli, delilere de akıllı muamelesi yapılması doğal değil mi?
Türkiye'de kural ve yasalar açısından tam böyle bir durum yaşanıyor.
Binaların çoğu yasadışı.
İnsanların çoğu yasadışı işler yapıyor.
Üstelik bu mizahi bir abartma da değil.
O zaman yasaların çiğnenmesini bir asayiş sorunu olarak göremeyiz.
Ortada çok ciddi bir başka sorun var demektir.
Paylaş