Çift paşalı stadyum

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

İstanbul'un en güzel yanlarından biri sokak isimleri.

Serpil Gündüz'ün İstanbul Dergisi'nin ilk sayısında, 1992'de, bu konuda yazdığı yazıyı bugün 11'inci sayfada yayınlıyoruz.

Kahkaha Çiçeği, Fukara Babası, Çık Salın, Salkım Saçak, Altın Babası, Ahım Şahım, Merkep Bağırtan!

Ama kötü bir huyumuz var.

Yerel yöneticiler sokak isimlerini babalarının malı gibi değiştiriyor.

Mahallemde bir örneği var. Yıllardır ‘‘Kuyulu Bostan’’ adıyla bilinen sokak, mahallelinin itirazına rağmen, bir profesörün adıyla değiştirildi. Profesörün değeri konusunda şüphem yok; ama her sokağın adı, orada yaşayan bir değerin adıyla değiştirilecekse, işimiz zor!

***

Sokak ve binalara Türk Büyükleri'nin isimlerinin verilmesi bir sakıncaya daha yol açıyor.

Türk Büyükleri konusunda uzlaşmış bir toplum değiliz. Bu yüzden yetki bir siyasi görüşten diğerine geçince bir Türk Büyüğü'nün adı atılıyor, başka bir Türk Büyüğü'nün adı konuluyor!

En çarpıcı örneği Dolmabahçe Stadyumu.

Aslında böyle bir stadyum hiç olmadı!

Orası 1947'de Tek Parti döneminde kuruldu ve tabii Milli Şef'in adı verildi: İnönü.

1950'de İnönü'nün siyasi muhalifi Demokrat Parti iktidarı devraldı. Bu stadyumdan hiç hoşlanmıyordu. O sırada yine üzerinde uzlaşmaya varılamamış başka bir Türk Büyüğü gündeme geldi. Bu Büyük, 1884'te II. Abdülhamid'in emriyle Taif'te boğdurulan Midhat Paşa idi. Demokrat Parti onun hakkında ne düşünüyordu bilmiyorum. Ama Midhat Paşa'nın külleri 1951'de Türkiye'ye getirildi.

DP'li yöneticiler de ertesi yıl stadyumun adını Midhatpaşa yaptılar.

1973'te İnönü öldü. Stadyumun adı yeniden İnönü oldu.

İki paşa arasında gidip geldi koskoca stadyum.

Ama oraya biz hep Dolmabahçe dedik.

Yazarın Tüm Yazıları