Paylaş
Yanlışlıkla ‘‘bolluk’’ yerine ‘‘bokluk’’ yazdığımı sanmayın. Üzerinde düşünülmüş, bilinçli bir başlık bu. Hatta delilleri de var.
İstanbul hayranı bir bilginin, Wolfgang Müller-Wiener'in 1991'de ölmeden önce bitirdiği, Türkçesi Tarih Vakfı tarafından yeni yayınlanan ‘‘Bizans'dan Osmanlı'ya İstanbul Limanı’’ adlı son kitabında keşfettim Bokluk İskelesi'ni.
Bokluk İskelesi, Haliç'deki 47 eski iskeleden biri. Bu iskelelerin arasında hepimizin bildiği Sirkeci ve Karaköy de, coğrafi olarak Haliç'e ait olduğu düşünülen Kabataş da, Haliç'in iç kesimlerinde hala işleyen küçük iskeleler de var. Bazıları ise bugün artık yok.
Kimi iskelelere buradan taşınan malların ya da civardaki üretim merkezlerinin adı konmuş. Limon İskelesi, Yemiş İskelesi, Odun İskelesi, Tüfekhane İskelesi, Balıkhane İskelesi...
Ya Bokluk İskelesi?
Unkapanı Köprüsü ile Galata Köprüsü arasında kalan bu iskele için yazar Müller-Wiener şöyle diyor:
‘‘İskele bir ara Bokluk İskelesi, daha sonra da Ayazmakapı İskelesi adıyla biliniyordu; ilk ad, buranın Haliç'e çöp dökülen yer olması yüzündendi ve yüzyıllarca dökülen çöplerin birikimini burada belirgin bir çıkıntı oluşturan kıyı çizgisinden anlamak mümkün...’’
Sonra ne oldu da adı değişti? Elimde bir delil yok, hayal kuruyorum, ama herhalde bir büyüğümüzün dikkatini çekti iskele. Çok sinirlendi. ‘‘Bu ne gaflettir? Ele güne rezil oluyoruz! Değiştirin şunu!’’ diye buyurdu. Değiştirdiler. Tabii ismi. Buraya çöp dökülmeye devam edildi. Ama ismi temize çıkmıştı...
Böyle bir hayal kurmamın tek geçerli sebebi, atalarımızdan bize kalmış bir huy: Kendimize karşı çok acımasız olabildiğimiz halde ele güne karşı rezil olmayı asla kabul etmeyiz.
Safraköy adında bir yer vardı bir zamanlar İstanbul'da. Yeni kurulduğu günlerde semtin çamuru öyle korkunçtu ki insanların bacaklarına, otomobillerin lastiklerine hakikaten safra gibi yapışırdı. Altyapısı yapılmadığı sürece de yapışmaya devam edecekti. Safraköy lafına dayanamadılar, semtin adını ‘‘Sefaköy’’ yaptılar! İsim safradan sefaya terfi etti ama, o korkunç çamurun sefası, insanların da cefası uzun yıllar devam etti...
Paylaş