Bindiği dalı kesen şoförler

Ayşen GÜR
Haberin Devamı

İŞLEK caddelerin kenarına park etmek, aslında yasak. Ama otopark ve yol azlığı, otomobil çokluğu, bir de sürücülerin arabalarını otoparka bırakıp yürümeyi göze alamamaları gibi nedenlerden ötürü en olmadık bir caddenin kenarına bile arabaların dizildiği görülüyor.

Her yıl bir başka caddenin sağ şeridi park eden otomobiller tarafından işgal ediliyor ve bu işgal zamanla meşrulaşıyor.

Buradaki kısır döngünün herhalde herkes farkındadır. Ama ben Trafik Haftası'nın başladığı bugün, yine de anlatmak istiyorum.

Bir şeritte normal şartlarda saatte 1500 araç geçebiliyor. Bir caddede en az iki şerit olduğunu varsayarsak, sayı 3 bine çıkıyor. Diyelim ki bu caddenin bir noktasında sinyalize (trafik lambalı) bir kavşak var. Yani orada otomobiller zaten duruyor, bekliyor. Bir de bu kavşağın hemen yanında sağ şeritte birkaç otomobilin park ettiğini düşünün!

Trafik hızı birdenbire yarıdan fazla yavaşlıyor. Upuzun kuyruklar oluşuyor.

İşte bu nedenle Londra'da trafik lambalı kavşaklardan tam 20 metre önce park yasağı uygulanıyor.

Fakat İstanbul'da birçok geniş caddede böyle bir yasak uygulanamıyor.

Sürücüler, cadde kenarına park ederken bir park yeri buldukları için seviniyor.

Bir süre sonra otomobillerine binip yola çıkıyor, bu defa kenara park edenler yüzünden trafik sıkıştığı için küfrediyorlar!

İşte caddeye park etmek böyle bir kısır döngüye yol açıyor.

Sürücülerden aniden bilinçlenmelerini, diğer araçları düşünerek fedakarlık yapmalarını, caddeye park etmek yerine başka park alanları aramalarını beklemek, hayalcilik olur.

Hatta belki yasak koyarak bunu önlemeye çalışmak da hayalcilik olur.

Otomobilleri hiç sevmeyen, otomobil kullanmayan, şehirde yayaların otomobiller uğruna pekçok haksızlığa uğradığına inanan bir insan olarak, bazen trafik bana gerçekten çözümsüz gibi geliyor.

İnsanın kendi kendine yarattığı bir lanet gibi!

Yazarın Tüm Yazıları