Paylaş
Pazartesi günü Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna ile İSKİ Genel Müdürlüğü'nde bir görüşme yaptım. Gitmeden önce ayağa kalktığımızda Başkan pencereden karşıda bitişik nizam dizilmiş binaları gösterdi. Binaların kimi üç-dört katlı, kimi on katlıydı. Başkan: ‘‘İşte bu risklerden biri’’ dedi. ‘‘Yanyana binaların kiminin alçak kiminin yüksek olması, deprem gibi sarsıntılarda tehlike yaratabiliyor.’’
Ayaküstü yapılan sohbet bile binalarla ilgiliydi. Depremden önce olsaydı, belki böyle bir sorundan hiç bahsetmeyecektik. 17 Ağustos, hepimizde şehir planlaması, imar ve inşaat konusunda hassasiyet ve bilgi ihtiyacı doğurdu.
Belediye Başkanı ile yaptığım görüşmenin de esasını bu oluşturdu. Başkan, belediye olarak yapılması gerekenleri, önerilerini anlattı.
Ancak, şunu hiç unutmamak gerekiyor: Aslında çözüm, seçmenin kendi kararlılığında ve bilincinde yatıyor.
İnşaata karşı duyduğumuz merak umarım bir sabun köpüğü gibi sönmez. Depreme karşı asıl tedbiri alacak olan, halkın kendisidir. Halktan böyle bir talep doğar, bir baskıya dönüşürse, hiçbir hükümet, hiçbir belediye, hiçbir müteahhit ve hiçbir mühendis bunun karşısında durup halka kötü ve dayanıksız bir ev dayatamaz.
Tarihi miras lüks değildir
SAYISIZ insanın öldüğü, evsiz kaldığı, işyerinin yokolduğu bir depremde, tarihi eserlerin durumunu gündeme getirmek bir lüks gibi gözükebilir.
Ama hiç de öyle değil.
İstanbul'da depremden sonraki ilk günlerde baktık: Çöken, enkaz haline dönüşen hiçbir tarihi eser yoktu. İçimiz rahatladı, ilgilenmez olduk.
Fakat gerçek öyle değildi. Hasar tespit çalışmaları gösteriyor ki, birçok önemli yapı depremde ciddi hasar gördü. Üstelik bu yapıların çoğu zaten depremden önce de bakıma, onarıma ihtiyaç duyuyordu.
Çok sayıda tarihi eserin bağlı olduğu Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne göre bütün deprem bölgesinde tarihi eserlerdeki deprem tahribatını ortadan kaldırmak için 18 trilyon lira gerekiyor.
Eğer ‘‘acil değil’’ düşüncesiyle para ayrılmaz ve onarımda bir gecikme olursa, kötü sonuçlarını birkaç yıl içinde alırız.
Zaten yok etmek ve yağmalamak için elimizden geleni yaptığımız tarihi mirastan geriye hiçbir şey kalmaz.
NOT: Köprülerden otomatik geçiş sistemi konusundaki yayınımıza bir gün ara verdik, ama dosyayı kapatmış değiliz. Yarından itibaren yeniden bu konuya döneceğiz. Okurlarımızın şikayetlerini ve çözüm önerilerini bekliyoruz.
Paylaş